Vatandaş kriz uyarılarını pek dikkate almadı

Tüketici karşı konulamaz fiyatlar ve hükümetin "Kriz kapıda, tasarruf edin" uyarıları arasında kaldı. Galip gelen fiyatlar oldu.

Vatandaş kriz uyarılarını pek dikkate almadı
Vatandaş kriz uyarılarını pek dikkate almadı
GİRİŞ 21.07.2011 10:17 GÜNCELLEME 21.07.2011 10:17

Bir tarafta 40 dereceye varan hava sıcaklıkları... Diğer taraftan serin serin gezilen alışveriş merkezlerinde yüzde 70’e varan indirimler...

Merkez Bankası Başkanı ve ekonominin kurmayları “Avrupa komşularımız krizden kavruluyor. Bu kriz bizi de kavurur” diyerek kriz uyarıları yapsa da, ekonomiyi soğutmak için önlemler sıralasa da tüketimde fren hak getire...

Hem serinlemek, hem de vakit geçirmek için alışveriş merkezlerine giderek torbalarını dolduran tüketicinin gözünde kriz uyarıları ise sadece korkutmak amaçlı... Kime sorsan cevap net: “Soğutamadılar korkutuyorlar”.

Almayanı dövüyorlar

139 TL’lik elbise 19.90. 129 TL’lik ceket 9.90 TL. 3 TL’ye tişört, 5’e şort, bitmedi 40 TL’ye gece elbisesi.

Bütün mağazaların kapılarındaki yüzde 70 indirim ve 3 al 2 öde ilanları... Yetmedi ürünlerin üzerindeki yoldan çıkaran büyük büyük etiketler... Bir tek pazarlardaki “Almayanı dövüyorlar” diye bağıran çığırtkanlar eksik...

Ekonomiyi soğutmak yerine alışveriş merkezlerinde tüketimi daha da canlandırmak için hiçbir masraftan kaçınılmıyor. Tüketici cephesinde kriz beklentisi olup olmadığını anlamak için nabız yokladığımız alışveriş merkezinde küçük kızları ile alışverişe çıkan bir aile ile sohbet ediyoruz.

İlk sorumuz “Neler aldınız. İhtiyaçtan mı yoksa keyfine mi alışveriş mi yaptınız” oluyor. Aldığımız cevap ilginç: “Canımız sıkıldığı için. Hava sıcak. Serin olduğu için alışveriş merkezlerine gidiyoruz. 3 lira, 5 lira fiyatları görünce de dayanamayıp alıyoruz.”

Taksit baş tacımız

“Yeni bir kriz bekleniyor. Tasarruf yapmıyor musunuz?” dediğimizde de yurtdışı tatilinden yeni gelen bir ailenin “Ekonomiyi soğutmak istiyorlar. Tüketim çok hızlı diye. Ama baktılar ki tüketimin önünü kesemiyorlar. Şimdi de kriz geliyor diye korkutuyorlar” cevabı kriz riskinin sokaktaki yansımasını bir parça anlatıyor.

Sohbetimiz bu sefer çocukları ile alışverişe gelen dört kişilik bir arkadaş grubuyla. Hepsi de ağız birliği etmişçesine “İndirimler dayanılmaz. Üç dört ekmek fiyatına bir tişört alınıyor. Birkaç yıl öncesine kadar alışveriş bu kadar kolay değildi. Şimdi giyinmek sudan ucuz” diyorlar.

Yolumuza çıkan alışverişçilere “Alışverişlerinizi kredi kartıyla mı peşin mi yapıyorsunuz? Taksit yaptırıyor musunuz?” diye soruyoruz. Cevap çok da şaşırtıcı değil. Ekonomistlerin dediği gibi olmayan parayı harcadığımız çok net görülüyor.

Sorduğumuz “20 kişiden bir kişi bile peşin alışveriş yapıyorum” demiyor. Taksit ise herkesin baş tacı. İki-üç ay da yetmiyor, herkes bir tişört için bile 12 aylara varan maksimum taksiti istiyor.

Satış elemanları da hükümetle hemfikir: KRİZ KAPIDA

Alışverişe çıkmışken mağazalardaki satış elemanlarının penceresinden ‘krize’ bakmamak olmaz. Satış temsilcilerinin dudaklarından dökülen “Eskiden müşteriyi ikna etmek için uğraşırdık. Ama şimdi buna çok da gerek kalmıyor” sözleri tüketimin boyutunu özetleyen en çarpıcı örnek.

Bir müşterinin en az 2-3 parçalık alışveriş yapıp çıktığını belirten satış temsilcilerine göre de büyük bir kriz kapıda. Bu öngörülerini ise şu gerekçelere dayandırıyorlar: “Özellikle son dönemde büyük bir harcama var. Gözlemlediğimiz şu ki herkes ihtiyacı olmadan alışveriş yapıyor.

Fiyatlar ve kampanyalar burada çok etkili. İkinci önemli nokta da şu: Peşin para ile alışveriş yapan müşteri neredeyse yok gibi. Alışveriş yapanların hemen hemen hepsi kredi kartı ve taksitle alışveriş yapıyor.”

Dün ‘alın verindi’ bugün ‘almayın vermeyin’

Önce Merkez Bankası’nın, sonra da hükümet yetkililerinin yaptığı ‘tüketimi kısın’ uyarıları, 2008’de ABD’de patlayıp tüm dünyayı kasıp kavuran ekonomik krizde yapılan kampanyalarla tam bir tezat oluşturuyor. 2009 yılında ekonomiyi canlandırmak için tüketimi körükleyecek kampanyalara imza atılmıştı.

 “Alın verin ekonomiye can verin” kampanyası da bunlardan biriydi. “Bir küçük sakız almak bile ülke ekonomisine olumlu katkı yapar” gibi mesajların verildiği kampanyada Prof. Deniz Gökçe, eski Merkez Bankası başkanlarından Yaman Törüner, bankacı Akın Öngör ve gazeteci Meliha Okur rol almıştı.

KAYNAK: AA