İstanbul'un görünmeyen aile şirketleri

İşportacı ve seyyar satıcıların bulunduğu meydanların başında Sultanahmet, Eminönü, Kadıköy, Üsküdar, Beyazıt geliyor. Buralara girmek de hiç kolay değil.

İstanbul'un görünmeyen aile şirketleri
İstanbul'un görünmeyen aile şirketleri
GİRİŞ 20.06.2011 13:51 GÜNCELLEME 20.06.2011 13:51

Behlül Çetinkaya'nın haberi

İstanbul'da işportacı ve seyyar satıcıların en sık bulunduğu meydanların başında Sultanahmet, Eminönü, Kadıköy, Üsküdar ve Beyazıt Meydanı geliyor. Sebebi belli: Bereket! Bereket dediysek, heyecanlanmayın, öyle herkes elini kolunu sallayarak giremiyor.

Evet, aynen böyle... İstanbul'un meydanları öyle herkese açık değil. Her meydanın bir sahibi var desek yeridir. Örneğin Eminönü'ndeki şemsiyeciler Diyarbakırlı, Kadıköy'deki midyeciler ise Mardinli.

Birçoğu birbirine akraba veya komşu olan bu insanlar memlekette aynı köyden İstanbul'da aynı mahalleden hatta aynı evden. Aralarına başkasını da almıyorlar.

Yani her eline bir kova yem alan Yeni Cami önünde yem satamazken her makinası olan da Beyazıt'ta şipşakçılık yapamıyor. Meydanların efendilerini tanımak için İstanbul'un meydanlarında kısa bir şehir turu attık.

Gördük ki her meydanın ayrı bir havası ve ayrı bir hava parası var. Meydanların efendileri, sahip oldukları meydanları paylaşmama sebeplerini o bölgede tanınır hale gelmiş olma, o bölgeye emek verdiklerini düşünme ve belediye ekipleriyle mücadele sonucu orada yer edinmiş olmalarına bağlıyorlar.

"Başkasının yerine gitmeyiz. Çünkü saygı duyarız. Onlar da bizim yerimize gelmez. Ama birisi geldiği zaman fena kapışırız" diyorlar.

HER MEYDANIN BİR SAHİBİ VAR

Meydanlarda bulunan satıcılar bir anlamda aile şirketi işletiyorlar. Bir ürünü veya bir hizmeti sadece bir grup satabiliyor. Örneğin Sultanahmet macuncuları aynı aileden fakat çay-kahve satan seyyar satıcılar macunculardan tamamen alakasız bölgelerden ve memleketlerden.

Turistin yoğun bulunduğu Tarihi Yarımada her türden ürünü bulabileceğiniz işportacı ve seyyar satıcılarla dolu. Mardinli midyeciler, Diyarbakırlı çaycılar, Niğdeli oyuncakçılar ve farklı birçok grup Eminönü – Beyazıt arasında bulunuyor.

Bu bölgede mesleklere ve memleketlere göre birkaç bölgeye ayrılmış. Sınırlar ihlal edilemiyor. Örneğin Beyazıt Meydanı şipşakçılarından Abdülhakim'in anlattığına göre yıllar önce makinaları birbirlerine vurarak kavga etmişler meydana yeni gelen fotoğrafçıları göndermek için.

En sonunda bir şeyin değişmediğini görünce yemin etmişler ne birisi gelebilir ne de ölenin, ayrılanın yeri doldurulabilir diye.

Sultanahmet – Beyazıt Divanyolu Caddesi boyunca renkli çizim oyuncakları satan işportacılar Niğdeli ve hepsi aynı köyden.

KRİTERLER MEYDANA GÖRE DEĞİŞİYOR

Yukarıda bahsettiğimiz kriterler diğer bir kalabalık meydan olan Kadıköy'de ve diğer meydanlarda geçerli değil. Burada çok az sayıda şipşakçı bulunuyor ve aynı memleketten olmamalarına rağmen hiçbir sıkıntıları yok. Ama oyuncakçıların neredeyse tamamı Ümraniye'den ve Batmanlı...

Kadıköy'ün kalabalık olan diğer bir noktası Moda Sahili'nde ise Hasanpaşa ve Yeldeğirmeni gibi Kadıköy'de oturan geneli doğu kökenli İstanbullular tarafından çeşitli işler yapılıyor.

Sahilde her iki yüz metrede bir tek kırma tüfeklerle balon vurabilir, başınızdan hiç ayrılmayan çekirdekçilerden aldığınız çekirdeği çitleyebilir, Marmara'ya doğru bir sıcak kahve veya çay içebilirsiniz.

Balonlara ateş etmek için Batmanlı akrabalarla muhatap olurken çekirdekleri onların çocukları veya akrabalarının çocuklarından alırsınız. Üsküdar iskelede oyuncak satanlar ise sadece bir aile. Hatta ikiz olanlar bile var. Ara sokaklarında ise Şebinkarahisarlıların eşofman altı, penye ve şortların satıldığı "küçük işletmeleri" bulunuyor.

Meydanlara müsamaha gösterilen küçük bir grup var: Zenciler. Saat, şarj aleti, batarya ve futbol forması satan zencilerin geneli Kumkapı taraflarında oturan Senegalli ve Nijeryalılar. Daha çok Beyazıt ve Aksaray'da karşımıza çıkarlar.

Bütün kollarını sattıkları saatlerle donatan zencilerin en büyük sıkıntısı polis... Zabıta ile ilişkileri düzgün olmasına rağmen polisin oturum izni ve çalışma izni gibi sorularına karşılık veremeyecekleri için polisle karşılaştıkları yerde kaçıyorlar.

SAHİPLERİNDEN KİRALIK BEYAZIT MEYDANI

En ilginç çalışma sistemine sahip olanlar Beyazıt'taki şipşakçılar. Birkaç sene önce sayılarının artmasından dolayı kavgaya tutuşan şipşakçılar sayıyı 6 kişide sabitleyip yemin etmişler.

"Azalmak var artmak yok."Her çekilen fotoğraf için ayrı ayrı pazarlık yapan ve hepsi Mardinli olan Beyazıt Şipşakçıları işlerin az olduğu günler için de bir çözüm bulmuşlar.

Meydanın en eskilerinden Abdülhakim anlatıyor. "İşin az olduğu günlerde ben diyorum birine sana bugün 25 lira vereyim git o diyor ben 30 vereyim sen git bu şekilde teklifi kabul edene, gitmeyecek olanlar paylaşıp veriyoruz parasını o gün meydan bizim oluyor bir nevi meydanı kiralıyoruz.

Bazen verdiğimiz parayı çıkarıyoruz bazen uç uca denk geliyor. Bazen giden karda bazen kalan..."Kalan kişiyle de akşam hasılatı paylaşan şipşakçılar artık insan sarrafı olmuş. Kimin fotoğraf çektirmek isteyeceğini kimin istemeyeceğini bir görüşte anlıyorlar.

Bu işi yaparken işlerine yarayacak kadar Farsça, Arapça ve Rusça da öğrenmişler. Tek problemleri oturamamak... "Oturduğumuz anda işportacı diye zabıta konuyor tepemize.

Bir banka otursak bu sefer de müşteri kaçıyor. İnanır mısın tuvalete bile koşa koşa gidip geliyoruz ki kaçırmayalım müşteriyi diye."Beyazıt dışında Şipşakçıların en sık bulunduğu diğer yerler ise: Sultanahmet, Eyüp Sultan, Salacak ve Taksim.

Bu bölgelerde iş yapanlar da hemşeri olma kuralına uyuyorlar. 50 TL'ye aldıkları fotoğraf kağıdı ve kartuşlarını 500 TL civarında satılan makinalarında basıyorlar ve bir fotoğraf başına 5 TL alıyorlar. Ancak bu parayı pazarlıkla 3 TL'ye indirebilirsiniz.

KAYNAK: AA