Eczacıbaşı: Türkiye ikinci nesil reforma hazır

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Türkiye'nin birinci nesil reformları artık arkasında bıraktığını belirterek, ''Bence Türkiye artık ikinci nesil reformlara hazır durumda'' dedi.

Eczacıbaşı: Türkiye ikinci nesil reforma hazır
Eczacıbaşı: Türkiye ikinci nesil reforma hazır
GİRİŞ 20.03.2011 10:36 GÜNCELLEME 20.03.2011 10:36
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Vitra ve Burgbad markalarıyla Frankfurt'ta düzenlenen ISH Fuarı'na katılan Bülent Eczacıbaşı, bir grup gazeteciyle sohbetinde ABD, Avrupa, Türkiye ekonomisi ile Ortadoğu ve Afrika'daki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunarak çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı.

Ortadoğu'daki gelişmelerin nelere yol açacağını bugünden öngörmenin mümkün olmadığını, ancak enerji fiyatlarındaki artışların tüm dünyada mutlaka etki yapacağını ifade eden Eczacıbaşı, Libya'nın Avrupa için önemli bir petrol ihracatçısı olduğunu, bu çalkantıların Suudi Arabistan'a sirayet etmesi halinde etkilerinin daha büyük olacağını, ancak bugün için öyle bir risk görünmediğini anlattı.

Eczacıbaşı, enerji fiyatlarından etkilenecek ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini, bölgede İsrail ve Güney Afrika gibi ülkelerin enerji fiyatlarına karşı çok duyarlı olduğunu ve Hindistan ile Güney Kore'nin de bu süreçte darbe alabilecek ülkeler olduğunu belirtti.

-CARİ AÇIK UYARISI-

Türkiye'nin geçen yıl çok olumlu bir büyüme süreci yaşadığını, ancak son yılların ortalama büyüme hızı açısından performansının parlak olmadığını ifade eden Eczacıbaşı, geçen yıl bu büyüme hızının beraberinde getirdiği olumsuzluğun cari açık artışı olduğunu ve açığın yüzde 6'nın üzerine çıktığını hatırlattı.

Eczacıbaşı, ''Türkiye, bir önceki yılın birkaç katı düzeyinde bir cari açıkla karşı karşıya kaldı. Bu artış hızı geçen yılın son aylarında hızlandı ve yüksek büyüme hızını beraberinde getirdi. Geçen yılın artış hızını bu yıla projekte ettiğimizde, bütün yıl için bunun böyle devam edeceğini düşünürsek, Türkiye yüzde 8-9 cari açıkla karşılaşacak demektir'' diye konuştu.

Türkiye'nin zaman zaman yüksek büyüme hızları elde etse de ortalama düzeyde hızla büyüyen ülke görünümünde olduğunu, yüksek büyüme hızlarının etkisinin yaşanan krizlerle giderildiğini dile getiren Eczacıbaşı, ''Cari açık konusu çok önemli, hafife alınacak bir konu değil. Bundan artık bizim sanayimizin yapısını, ihracatımızın yapısını değiştirerek, rekabet gücümüzü artırarak muhakkak kurtulmamız gerekiyor. Bu kadar çok şey başaran Türkiye, muhakkak bunu da yapabilir, yapabileceğimizden kuşkum yok. Önemli olan hedefi çok net belirlemek ve doğru politikaları belirleyerek uygulamaya koymak. Bunun yapılacağına da inanıyorum ve sıranın da buna geldiğini düşünüyorum'' dedi.

-MERKEZ BANKASI'NIN YARATICI ÖNLEM PAKETİ-

Merkez Bankası'nın geçtiğimiz aylarda alışılmışın dışında farklı bir politika paketi oluşturarak yaratıcı ve deneysel bir yaklaşım ortaya koyduğunu dile getiren Eczacıbaşı, sıcak para girişlerini kontrol altına almak amacıyla bir yandan politika faizlerini indirdiğini, öte yandan karşılıkları artırarak enflastyonist etkileri sınırlamak istediğini kaydetti.

Eczacıbaşı, ''Bunun ne ölçüde başarılı olacağını söylemek için erken. İlk gözlemler olumlu yönde oldu. Kurda sınırlı artış oldu. Bunun neticesinde ihracat rakamları çok olumlu gelişti. Ancak bu politika demetinin nasıl sonuç vereceğini, önümüzdeki aylarda göreceğiz. Biraz sabra ihtiyacımız var. Ancak yılın ilk yarısında yüksek büyüme hızı devam edecek. İthalat artışı devam ediyor. İkinci yarısında nasıl olacağı konusu çok net olmamakla birlikte seçimden sonra iş başına gelecek olan hükümetin bir miktar ekonomiyi soğutmak için bazı önlemler alacağını düşünebiliriz. Bu önlemler belki de Merkez Bankası'nın bugün uyguladığı yöntemlerin biraz ötesine geçebilir, daha geleneksel yöntemlere dönüşebilir. Merkez Bankası düzenleyici önlemler alabilir'' diye konuştu.

Hükümetin sürdürülebilir büyüme için aldığı hedefin daha çok yüzde 5-6 aralığında bir cari açık gerektirdiğini ve bunun üzerine çıkmasını riskli bulduğunu ifade eden Eczacıbaşı, o nedenle bu senenin ilk ve ikinci yarısının birbirinden farklı olacağını, ancak büyümede bir sorun olmayacağı, hedefin üzerinde yüzde 6 civarında bir büyüme beklentilerinin olduğunu vurguladı.

Bülent Eczacıbaşı, enflasyonun belki hedeflerin biraz üzerinde gerçekleşebileceğini, yüzde 6,7 gibi hesapların yapıldığını dile getirerek, ''Belki beklentinin biraz üzerinde bir enflasyonla 2011 yılını genelde olumlu sonuçlarla kapatmamamız için hiçbir neden görünmüyor'' dedi.

-TÜRKİYE PEK ÇOK ŞEYİ BAŞARDI-

Son 10 yılda Türkiye'nin gösterdiği gelişime bakılırsa çok büyük bir değişim geçirildiğinin son derece açık olduğunu, Türkiye'nin pek çok şeyi başardığını ve ''Türkiye bunları halledemiyor ve hiçbir zaman da halledemeyecek'' dedikleri sorunları artık aştığını ifade eden Eczacıbaşı, şunları söyledi:

''Bir türlü düzelemeyen kamu finansmanı dengeleri, borç sorunu, Türkiye borcunu olumlu düzeylere çekerek sağlıklı bir kamu finansman yapısını elde etmeyi başardı. Bütçe açıklarını yüzde 3.5 düzeyine çekti. Bunu 2011'de daha da düşürmeyi, Maastricht kriteri olan yüzde 3'ün de altına düşürmeyi hedef alıyor. Bu açıdan pek çok Avrupa ülkesinden çok daha iyi bir noktaya geldi. Kamu borcu yüzde 40 düzeyi ile pek çok ülkenin altında bir noktada. Özelleştirmede çok yol aldı. Tekelleşmenin oluştuğu sektörlerde rekabeti sağlayan adımlar attı ve böylece serbest piyasaya işlerlik kazandırdı ve yatırım iklimini güçlendirdi. Yabancı sermaye girişlerini önceki yıllarda hiç düşünülemeyecek noktalara çekti. Enflasyonu kontrol altına aldı. 'Bütün yaşamımız enflasyonla mücadele ile geçecek' derken, enflasyonu kabul edilebilir düzeylere indirilebildiğini yaşadık. Daha pek çok başarı elde etti Türkiye. Serbest piyasa ekonomisinin kurumlarını güçlendirdi. Bağımsız ve çok iyi çalışan bir Merkez Bankası'na kavuştu. Yatırımcıya güven veren bir ortam oluştu.''

-''İŞ ADAMLARINA GÜVEN GELDİ''-

Bülent Eczacıbaşı, iş adamı olarak bazı psikolojik faktörlerin çok önemli olduğunu düşündüğünü ve iki konuda iş adamlarına çok büyük güven geldiğini belirterek, şunları söyledi:

''Bir tanesi kamu yönetimine yönelik güven geldi. Ciddi bütçelerin yapıldığı ciddi politikaların uygulandığı, tahminlerin, planların tuttuğu ve gerekli kararların zamanında ve doğru biçimde alındığı bir kamu yönetimi görmeye başladı iş adamları. Bu çok büyük bir güven unsuru oldu yerli ve yabancı yatırımcılar açısından.

İkincisi de bir öz güven geldi. Biz bütün dünyada rekabet edebiliriz, biz çok uluslu şirketlerle de rekabet edebiliriz. Onlar Türkiye'ye mallarını ihraç etseler de onlarla da rekabet edebiliriz. Onların kendi ülkelerine gider yatırım yaparız, orada şirketler satın alırız, Ar-Ge de yaparız, inovasyon da yaparız, ürün de geliştiririz, ihracatımızı da artırırız. Bunları yapamamamız için bizim hiçbir nedenimiz yok. Biz sadece Türkiye'de mal satan, dışardan know how almadan hiçbir iş yapamayan şirketler değiliz. Böyle bir öz güven geldi. Bunların son derece önemli olduğuna inanıyorum. Tabii her şeyimizi halletmiş değiliz, sorunlarımız var. Her ekonominin sorunları var. Ama inanıyorum ki saydığım çok önemli değişimler... Bunlara birinci nesil reformlar diyebiliriz. Bunları Türkiye artık arkasında bıraktı. Bence ikinci nesil reformlara hazır artık Türkiye. Bu reformlar Türkiye'nin rekabet açığını kapatacak reformlar olmalı ve Türkiye'yi inişli çıkışlı büyüme sürecinden kurtaracak cari açık bağımlılığından korkusundan ve sıcak para bağımlılığından kurtaracak ve gerçek anlamda sürdürülebilir büyüme hızlarını mümkün kılacak reformlar olması gerekir. Bunlar için ortamın hazır olduğunu düşünüyorum. Sağlam bir altyapımız var artık. Bu reformları gündeme getirmeliyiz. Ve bunları belki bu yılın ikinci yarısından itibaren uygulamaya koymalıyız diye düşünüyorum.''

-İKİNCİ NESİL REFORMLAR-

Eczacıbaşı, bu reformların neler olduğuna ilişkin de şu bilgileri verdi:

''İş gücümüzü daha verimli kılmak için niteliksiz iş gücünün nitelikli iş gücüne çevirmek için eğitim reformunu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Meslek eğitimi sistemimiz çalışmıyor. İlk ve ortaöğretim kalitemiz OECD standartlarının çok altında. İlk ve ortaöğretim meslek eğitimi kanalıyla ara iş gücü yetiştirmiyor. Elit yüksek öğrenim kurumlarına öğrenci yetiştiriyor. Bunların bazıları bu kurumlara giriyorlar, giremeyenler ortada kalıyorlar ve bu işsizlik sorununa niteliksiz iş gücü olarak katkıda bulunuyorlar. İlk ve orta öğretim kurumlarının kaliteleri arasında çok büyük farklar var. Bu kalite farkları istihdam piyasasına da yansıyor.

İkincisi enerji fiyatları. Enerji konusunda rekabet gücü açısından karşı karşıya bulunduğumuz engeller, elektrik maliyetinin sanayicimize getirdiği yükler, dünyada rekabet ederek ayakta kalmak durumunda olan sanayi kuruluşlarımız için büyük sorunlar yaratıyor. Bu konuda ciddi çalışmalara ihtiyaç var.

Üçüncüsü katma değer yaratan sanayileri geliştirmemiz, teşvik etmemiz gerekiyor. İhracatın da daha yüksek katma değer yaratan bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Burada çeşitli sektörler düşünülebilir ama Türkiye'nin çok avantajlı olduğu alanlar var. Endüstriyel tarım geliştirilebilir, muhakkak geliştirilmeli, turizm potansiyeli çok yüksek bir alan. Yazılım alanı son derece önemli bir alan. Markalaşmanın önemi çok açık. Markalaşmanın özendirilmesi, desteklenmesi katma değer açısından çok önemli.

Ar-Ge'nin teşviki, Ar-Ge açısından da hükümetimiz çok önemli girişimler, atılımlar yaptı. Bunların daha da ileri götürülmesinde fayda var. Ar-Ge'ye bütçeden yapılan desteklerin AB standardı olan yüzde 3 düzeyine çekilmesi hedef alınmalı, çok uluslu kuruluşların Türkiye'de Ar-Ge üsleri kurmaları, belki vergi önlemleriyle teşvik edilmeli ve Türkiye'de Ar-Ge'ye dayalı inovasyon iklimi muhakkak yaratılmalı. Böyle bir atılımın artık Türkiye'de gündeme getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.''

KAYNAK: AA
YORUMLAR 1
  • Emre Akgün 13 yıl önce Şikayet Et
    Reformsuz ortamda götüreceğini götürdün.. Zamanında indirdin milletin parasını cebine. Kendi ürünlerini fahiş fiyata sattın. Şimdi rahat rahat Reform istiyorsun. Bırakta bunu biz talep edelim. Sende Tüsiadına fazla konuşmasınlar diye talepte bulun.
    Cevapla