Diyanet İşleri Başkanı'ndan faizsiz bankacılara uyarı

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, ''Faizsiz bankacılık'' denildiğinde konunun fetva ile ilgili iki yönü bulunduğuna işaret etti ve katılım bankalarını, faziden kaçan müşterilerini mağdur etmeme noktasında uyardı.

Diyanet İşleri Başkanı'ndan faizsiz bankacılara uyarı
Diyanet İşleri Başkanı'ndan faizsiz bankacılara uyarı
GİRİŞ 10.12.2010 14:51 GÜNCELLEME 10.12.2010 14:51
Bu Habere 89 Yorum Yapılmış

Diyanet İşleri Başkanlığının düzenlediği ve iki gün sürecek ''Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantısı-3'', Afyonkarahisar Oruçoğlu Termal Otel'de başladı.

Toplantının açılışında konuşan Görmez, İslam zaviyesinden bakıldığında, ''iktisat'' kavramının sadece ticari hayatla sınırlı kalmadığını, çok kapsamlı olduğunu söyledi.

''İtikatta iktisat, ibadette iktisat, hayatın her alanında iktisat... Söz ticari muamelelere geldiğinde ise İslam'ın iktisat namına ortaya koyduğu şeyler, bir bütün olarak, nasıl kazanmalı ve nasıl harcamalı sorularının cevabıdır'' görüşünü bildiren Görmez, yaşanılan bütün iktisadi tecavüzlerin kökeninde ''sen çalış ben yiyeyim'' bencilliğinin yattığını, bencilliğin mağlubu olan insanın, aldatmaktan, sömürmekten, zulmetmekten çekinmeyeceğini belirtti.

İslam'ın, sömürü düzenine karşı son derece sade ve külli hükümler getirdiğini vurgulayan Görmez, bu hükümlerin ilk günkü tazeliğini ve canlılığını sürdürdüğünü söyledi.

''Asr-ı saadetten günümüze kadar, iktisadi yapıda çok önemli değişiklikler olduğunu'', özellikle son birkaç asırda daha yeni ve daha karmaşık ticari muamelelerin ortaya çıktığını ifade eden Görmez, ''Fakat bu çeşitlilik ve karmaşıklık karşısında İslam Peygamberi'nin bugünün ölçüleriyle, ancak bir kasaba sayılabilecek bir şehrin küçük bir pazarında, bir hurma teknesinin başında söylediği 'bizi aldatan bizden değildir' sözü, bugün dahi bütün sadeliğiyle hüküm fermanıdır'' şeklinde konuştu.

FAİZSİZ BANKACILIK

''Faizsiz bankacılık'' denildiğinde konunun fetva ile ilgili iki yönü bulunduğuna işaret eden  Görmez, bu konuyla ilgili iki müstefti bulunduğunu, bunlardan ilkinin bu müesseselerle çalışan, bu müesseseler vasıtasıyla yatırımda bulunan fertler olduğunu hatırlattı. İkinci müsteftinin ise bizzat bu kurumların kendileri olduğunu ifade eden Görmez, şöyle konuştu:

''Bu kurumlar da yaptıkları iş ve işlemlerin İslam'a uygunluğu noktasında ilim adamlarının bilgisine başvurmak durumundadır. Kuşkusuz, soruların iki taraflı olması, bu kurumların kendilerini yenilemeye ve daha güçlü bir yapıya kavuşmalarına vesile olacaktır. Dolayısıyla bu konudaki istifta-ifta ilişkisi, faizsiz bankacılığın daha da gelişebilmesi açısından son derece önemlidir. Zira bu müesseselerin ülkemizdeki geçmişi yaklaşık 25 yıldan ibarettir. Takdir edersiniz ki bu süre, bu konuda gerekli tecrübeyi kazanabilmek için yeterli bir süre değildir.''

Gün geçtikçe, yatırım, teşebbüs, harcama gibi kavramların daha çok gündeme girdiği bir çağda faize bulaşmadan, helalinden iktisadi hayata katılma ihtiyacı ve talebinin günden güne arttığını belirten Görmez, bu müesseselerin faaliyet hacminin giderek genişlemesinin de bu konudaki ihtiyacın ve talebin fazlalığını gösterdiğini söyledi.

Bankaların toplumsal karşılığının bulunması, bu konuda ciddi bir talebin olması, bu müesseselerin kendilerini alternatifsiz görmeleri sonucunu doğurmaması gerektiğini dile getiren  Görmez, şunları kaydetti:

''Bu alternatifsizlik, söz konusu müesseselerin kendilerini merkez alarak, kar-zarar bölüşümünü tek taraflı olarak belirledikleri bir sisteme de dönüşmemelidir. Aynı şekilde faizsiz yoldan yatırımda bulunmak isteyen kimse de faizden kaçmak isterken daha ağır bir mali yükle karşı karşıya bırakılmamalıdır. Bu müesseselere ihtiyaç duyulması, adaletsiz uygulamalar için bir fırsata dönüştürülmemelidir. Bankacılık, kalkınmayı sağlayan adaletli bir araç olarak değerlendirilmelidir. Varlığını, toplumdaki dini hassasiyete borçlu olan kurumlar, ticarî faaliyette bulunmanın ötesinde bir misyon taşıdıklarının farkında olmalıdır.''

KAYNAK: AA
YORUMLAR 89
  • yusuf kaya 13 yıl önce Şikayet Et
    Bu kadar alimin olduğu yerde konuşmak ayıp olur ama.... Maşallah herkes konuyu biliyor.Benim bildiğim bir şey var.O da günümüz ticari sisteminin islami karşılık modeli henüz oluşturulamamıştır.En azından ittifak yoktur.Ancak ÖFKların tenkit ettiğimiz uygulamalarına bile bir yerden fetva bulduklarını da unutmayalım.Ben bu konuda efendimiz(sav)in tıkandığın noktada kalbine sor hadisini baz alıyorum ve bana ÖFKların sistemi uygun gelmiyor (ben ancak kendime konuşabilirim).
    Cevapla
  • noter tasdikli yorumcu 13 yıl önce Şikayet Et
    bu konu beni çok düşündürüyor. çünkü faize bulaşmanın günahının nasıl bir günah olduğu açıklanırken korkunç benzetmeler yapılıyor. toplum bu konuda yeterince aydınlatılmıyor. belki açıkladıkları gibi faiz tehlikesi yok fesatçıların fitnesi yüzünden kafamız karışıyor. kime sorsam doyurucu cevap alalamıyorum. araştırın deniliyor. alimmiyim hesap uzmanımıyım?
    Cevapla
  • Elestirmen 13 yıl önce Şikayet Et
    bankaci arkadasima.... eger faizsiz bankaclilik istiyorsaniz size formul soyleyeyim, bankanizi iki kisma ayirirsiniz, bir kisminda kar zarar ortakligi uzerinden ticaret yaparsiniz, ikinci kisminda da SADECE kar zarar ticaretinize katilanlara enflasyon farkindan fazla para almadan borc(kredi) verirsiniz. boylece gelecekte ben de para ihtiyaci hissederim diyerek insanlarin bankaya katilimini saglar kar edersiniz diger taraftan da faizsiz borc vermis olursunuz. ha kel hasan ha hasan kel, bal gibi faizli kredi veriyorsunuz.
    Cevapla
  • Elestirmen 13 yıl önce Şikayet Et
    bankaci arkadasima.... Bankaci arkadasim ben senin gibi bankaciliktan anlamam sen de benim kadar dinden anlamazsin benim de fikihta arastirmis oldugum konu buydu zamaninda. katilim ortakligini demedik burada, verdiginiz kredilerde enflasyon farkindan fazla para aliyorsunuz, ister ticaret deyin, ister gonul rizasi deyin ister kar zarar ortakli vs vs vs deyin. bir malin ederinden fazlasina bir musteriye gitmesine sebep oluyorsunuz, bu da faizdir.
    Cevapla
  • kara murat 13 yıl önce Şikayet Et
    ÇOCUK MU KANDIRIYORSUNUZ? -2. Neden yapmadıkları malum: Çünkü kendileri de buna inanmıyorlar ve böyle bir dertleri veya kaygıları yok. Sözle aldım sattım demek kolay, resmiyette de öyle yapsana! Ayrıca ev 100 bin TL, mesela verdikleri para 40 bin TL. Eee bu durumda sen evi alıp adama satmıyorsun ki, evi alması için 40 bin TL borç veriyorsun. Madem evi alıp ona sattığını iddia ediyorsan ya evin %40 ına ortak ol, yada %40 lık ipotek koy! Kendimizi kandırdık, birbirimizi de kandırdık, dünyayı da kandırdık, haşa Allahı nasıl kandıracağız?
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle