Türk ‘Bond’lar işbaşında

S&P, Fitch ile Moody's, hala nazlansalar da uluslararası piyasalar, onlardan önce notumuzu BBB yani 'yatırım yapılabilir ülke' seviyesine çekti.

Türk ‘Bond’lar işbaşında
Türk ‘Bond’lar işbaşında
GİRİŞ 18.08.2010 09:11 GÜNCELLEME 18.08.2010 09:11

Perihan Çakıroğlu'nun haberi

Yatırımcılar, Yunanistan, İrlanda ve Portekiz'e kıyasla Türkiye'nin eurobond'larını yani Euro bölgesine dahil olan ülkeler için 10 yıllık devlet iç borçlanma senetlerini daha güvenli buluyor.

Mali performansı ile çoğu Avrupa ülkesinden ayrışan Türkiye, 10 yıllık eurobond getirilerindeki risk faiz oranında birçok Avrupa ülkesini geride bırakmasına rağmen, derecelendirme kuruluşları (reytingciler), not yükseltmede hala cimri davranıyor.

Standart and Poors (S&P), Moody's ve Fitch'in notlarını gözardı eden uluslararası piyasalar ise Türkiye'nin notunu, onlardan önce' yatırım yapılabilir ülke' seviyesi olan BBB'ye çıkarmış bulunuyorlar.

Uzmanlara göre, küresel krizle birlikte güvenilirlikleri tartışılan dercelendirme kuruluşları, hala eski düzene göre hareket ederek, yatırımcıların eğilimlerini güncellemekte gecikiyorlar.

Bunu iyi bilen piyasa sihirbazları, reytingcilerden önce davranarak getirisi yüksek enstrümanları değerlendiriyorlar.

Nitekim, yatırımcılar, Yunanistan, İrlanda ve Portekiz'e kıyasla Türkiye'nin eurobondlarını yani Euro bölgesine dahil olan ülkeler için 10 yıllık devlet iç borçlanma senetlerini daha güvenli buluyorlar.

TÜRKİYE'NİN PERFORMANSI İYİ

Almanya ve Fransa gibi AB'nin en gelişmiş ülkelerini dışarıda bırakırsak, Yunanistan'da, bütçe açığının milli gelire oranı, kriz öncesi dönemde 2007'de yüzde 5.1 iken, 2008'de yüzde 7.7'ye, 2009'da ise yüzde 13.6'ya yükseldi.

Yine sıkıntıda olan ülkelerden İrlanda'da 2007'de milli gelirin yüzde 0.1'i kadar bütçe fazlası verilirken, 2008'de yüzde 7.3'lük bütçe açığı ortaya çıktı. Bu açık, geçen yıl yüzde 14.3'e yükseldi.

Portekiz'e bakarsak, aynı dönemlerde bütçe açığı, sırasıyla milli gelirin yüzde 2.6'sı düzeyindeyken, ertesi yıl yüzde 2.8'e ve geçen yıl da yüzde 9.4'e çıktı.

Bu ülkelerle Türkiye'yi karşılaştırdığımızda mali performansının çok daha iyi olduğu görülüyor.

Nitekim, 2007 yılında milli gelirin yüzde 1.6'sı kadar olan bütçe açığı, 2008'de yüzde 1.8'e, geçen yıl da yüzde 5.5'e yükseldi.

Buna rağmen, Türkiye'nin bütçe açığındaki kötüleşme AB üyesi ülkelere göre oldukça sınırlı kaldı.

EN RİSKLİ ÜLKE YUNANİSTAN

İş Yatırım Portföy Genel Müdürü Dr. Gürman Tevfik'in yaptığı analize göre krizden sonra çok sorgulanan AB ülkeilerinin borç ödeme kapasiteleri, hala tam düzelme göstermedi.

Dr. Tevfik, Yunanistan, İrlanda ve Portekiz'in AB ülkelerinin yürürlükte olan Maastricht kriterini rafa kaldırdığını da söyledi ve şöyle konuştu:

"Bu kritere göre kamu borcu / milli gelir oranı yüzde 60'ın altında olmalıdır. Oysa, saydığım ülkeler kriteri delmiş görünüyor.

Bu nedenle de yüksek borçluluk oranlarına sahip olmaları ve bu borçların kamu harcamalarındaki artış ve vergi gelirlerindeki düşüşten dolayı artması, o ülkelerin borç ödeme kapasitelerinin ciddi şekilde sorgulanmasına neden oldu.

Artan bütçe açıkları, kamu borcunun milli gelire oranını yükseltti."

Dr. Gürman verdiği rakamlara göre 'Maastrich kriteri'ni delen ülkelerde durum şöyle:

"Yunanistan'da 2007 sonunda yüzde 95 olan kamu borç stokunun milli gelire oranı, 2009 sonunda yüzde 115.1'e yükseldi.

Aynı dönemde İrlanda'da bu oran yüzde 25'ten yüzde 64'e, Portekiz'de ise yüzde 63.6'dan yüzde 76.8'e çıktı.

NOTUMUZUN YÜKSELTİLMESİ LAZIM

Dr. Gürman Tevfik, derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin notunu yükseltmeleri gereğini vurguluyor. "Bizi Avrupa Birliği (AB)'ye almama yönündeki ekonomik gerekçelerden olan Maastriciht kriterine krize rağmen Türkiye, uymayı başarıyor" diyen Dr. Tevfik, krizle birlikte Türkiye'nin kamu borcunun milli gelire oranının, çoğu AB ülkesine kıyasla düşük gerçekleştğini belirtiyor ve şöyle konuşuyor:

"2007'de yüzde 39.4 olan kamu borcunun milli gelire oranı 2009'da yüzde 45'5'e yükselse de yüzde 60'lık sınırın altında kaldığı için Maastriciht kriteri delinmedi.

Ayrıca, bankacılık sisteminin sağlamlığı ve önümüzdeki dönemdeki büyümeyle ilgili olumlu beklentiler, Türkiye'yi AB ülkelerinden ayrıştırıp farklı bir konuma getirdi.

AB ülkelerinin kredi notları sürekli düşürülürken, Türkiye'nin  notu krizde de artırıldı. Ancak, piyasaların verdiği değer ölçüsünde notlarımız yükseltilmedi" dedi. 

Ekonomideki gelişmeyi ratingciler anlamıyor

Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, üç reyting kuruluşu Fitch, Moody's ve S&P'nin Türkiye notlarının piyasaların değerlendirmelerine göre bir not altında olduğunu söyledi.

Fitch'in Türkiye'de ofisi olduğu ve içeriden durumu daha iyi gözlemlediği için notunu öteki iki kuruluşun notundan biraz daha yüksek yani BB+ not verdiğini hatırlatırken, "Evet, Türkiye'nin asıl notu BBB yani yatırım yapılabilir ülke notu olmalıdır.

Ayrıca CDS denilen baz puan da çok daha yüksek olmalıdır" dedi. Notumuzun düşük tutulmasını Türkiye'nin şu anda AB ittifakı içinde yer almamamıza bağlayan Ateş, 2001'den bu yana yaptığımız ekonomik reformlar, cari denge ve son büyüme rakamlarının gösterdiği gibi sanayi kullanma kapasitesindeki artış, tek haneli enflasyon gibi ekonomik gelişmeleri reytingcilerin algılayamadığını vurguladı ve "Paradigma değişimi var, ancak Türkiye'nin bu değişimi hala kayda girmedi. Türkiye, hapsolmuş vaziyette" dedi.  

KAYNAK: BUGÜN