Batık bankaların Türkiye'ye maliyeti

Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu Başkanı Ahmet Ertürk, bankacılık sisteminin 1994'ten 2003 yılına kadarki dönemde Türkiye ekonomisine maliyetini açıkladı.

Batık bankaların Türkiye'ye maliyeti
Batık bankaların Türkiye'ye maliyeti
GİRİŞ 17.11.2009 18:02 GÜNCELLEME 17.11.2009 18:02

Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, bankacılık sisteminin 1994'ten 2003 yılına kadarki dönemde Türkiye ekonomisine maliyetine ilişkin olarak, ''Bankalara 30 milyar dolara ulaşan kaynak aktarılmış. Bu, faizlendirilmesi halinde ve tabii kur düzeyine bağlı olarak 50 milyar dolar ile 65 milyar dolar arasında değişen bir rakama ulaşmakta'' dedi.

Yakın geçmişte yaşanan bankacılık sorunlarının sebep ve sonuçlarının görülmesi ve anlaşılmasına katkı sağlamayı amaçlayan ve iki yılı aşkın bir süredir 25 kişilik ekiple hazırlanan, 20 kitaplık ''Raf Temizliği Projesi'', basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu.

Ertürk, toplantıda yaptığı konuşmada, projenin toplam maliyetinin 435 bin lira olduğunu, bunun 180 bin lirasının baskı, 140 bin lirasının tasarım, 115 bin lirasının dizgi, editörlük ve diğer masrafları içerdiğini kaydetti.

TMSF'nin çalışma prensipleri ve amaçlarına ilişkin bilgi veren Ertürk, küresel krizin, TMSF benzeri kuruluşların tecrübelerinin önemini bir kez daha gösterdiğini belirterek, ''Krizlerden kazançlı çıkan çok az sayıda taraf var. Bu taraflardan biri, mevduat sigortacılığıyla ilgilenen kuruluşlardır ve TMSF de bunlardan biridir'' diye konuştu.

Ertürk, işlerinin büyük ölçüde çatışmayı yönetmek olduğuna değinerek, bunu ''alacaklı kurum olarak Fonun alacağını maksimum düzeyde almak için elinden geleni yapması ve borçluların da önemli ölçüde borçlarını ödemekten kaçma refleksiyle hareket etmesi'' şeklinde tanımladı.

Sık sık ''TMSF bizi tehdit etti'' suçlamasıyla karşılaştıklarını ifade eden Ertürk, ''TMSF tehdit etti'' denen durumun, Fonun yasal yetkilerini kullanma kararlılığını göstermesi olduğunu söyledi.

Ertürk, karşılaştıkları önemli sorunlardan birinin, Fonun ''başıboş'', ''istediğini yapan'' bir kurum olarak algılanması olduğunu dile getirirken, ''Oysa böyle değil. TMSF, çok sayıda yasal ve idari denetime ve yargı denetimine tabi. 10 binlerce dava yürütmekle uğraştığımızı hatırlatırsam, TMSF'nin her işleminin yargı denetiminden geçmekte olduğunu söylemiş olurum'' dedi.

Yargı denetiminden geçen işlemleri sürerken, aynı işlemlerden dolayı idari denetimden geçmelerinin ''çarpıklık'' oluşturduğunu kaydeden Ertürk, bu konuya ilişkin olarak şu örneği verdi:

''Toprak Grubu'yla ilgili yaptığımız bütün ihaleler, satışlar şu anda yargıda. Bunlarla ilgili olarak lehimize bazı kararlar çıktı ama önemli ölçüde süreç devam ediyor. Ancak, aynı ihalelerle ilgili bir taraftan da borçlular bizi, TMSF yönetimini yıldırma, görevini yapamaz hale getirme ve moralini kaybetmesini sağlamak için savcılıklara suç duyurularında bulunarak, bunların Başbakanlık Teftiş Kurulu üzerinden soruşturulmasını sağlamaktadır. Bu, yargıda olan işlemin, idare denetimden geçirilmesi gibi çok da tasvip etmediğimiz ve paylaşmadığımız bir duruma yol açmakta.''

''KAMU YÖNETİCİSİNE İLANLA SAVAŞ AÇILMASI''

Ahmet Ertürk, çözümleme faaliyetlerinin kaynak durumuna ilişkin olarak, TMSF'nin son 6 yılda yoğunlaşan çözümleme faaliyetlerinde 18,5 milyar dolarlık tahsilata ulaştığını, yıllara göre dağılımda 2005-2006'da yoğunlaşma gözlendiğini belirtti.

1994 yılındaki bankacılık krizine değinen Ertürk, İmar Bankası olayının, yasal altyapının oluşmasında bir dönüm noktası olduğunu söyledi.

TMSF'ye açılan davaların ikiye ayrıldığını, bir bölümünün işlemlerinden dolayı Fon'a, bir bölümünün şahıslar aleyhine açılan davalar olduğunu aktaran Ertürk, özellikle şahıslarla ilgili davaların Fon'un iş yapma yeteneğini sekteye uğrattığını, iş yapma isteğini körelttiğini ifade etti.

Ertürk, şu anda Fon yönetiminin bu tür davalarla uğraştığını hatırlatarak, şunları kaydetti:

''İlk kez paralı ilanlarla, gazetelerde yayımlanan tam sayfa ilanlarla TMSF ve başkanına savaş açıldı. Bu, son dönemde oldu.

Son dönemde niye olduğunun cevabını açıkçası hepimizin vermesi gerekiyor. Bir borçlunun, borcunu ödemeyen, ödemek istemeyen bir borçlunun TMSF kurumsal kişiliğine ve başkanına tam sayfa paralı ilanlarla savaş açmasının anlamı, kamuoyu tarafından da doğru anlaşılmak durumunda.

Tabii bunun, kamuoyunun, basının böyle paralı ilanlara izin vermesi de etik olarak açıkçası sorgulanması gereken bir durum. Bir kamu yöneticisine karşı, parası da ödenmeyerek hatta, savaş açılması...

Bu, Türkiye'deki kamu yönetiminin iş yapma risklerinin hangi boyutlara ulaştığını gösteriyor.''

''ÇÖZÜMLEME BİR SÜRE DAHA DEVAM EDECEK''

Toplantıda soruları da yanıtlayan TMSF Başkanı, bankacılık sisteminin 1994'ten 2003 yılına kadarki dönemde Türkiye ekonomisine hasarının ne olduğuna yönelik soruya, ''Toplam maliyet...

Bankalara 30 milyar dolara ulaşan bir kaynak aktarılmış. Bu, faizlendirilmesi halinde ve tabii kur düzeyine bağlı olarak 50 milyar dolar ile 65 milyar dolar arasında değişen bir rakama ulaşmakta'' karşılığını verdi.

Hazineden kullanılan kaynağın Hazine tarafından Fonun borçlu olduğu şeklinde kayıtlara geçtiğini ancak, yeni düzenlemeyle bunun, Fonun borcu şeklinde kayda alınmadığını anlatan Ertürk, ''TMSF'nin borcu olarak gösterilen rakam yasayla silindi.

,Bu çıkarılan rakam, 90 milyar lira, o günkü kurla yaklaşık 65 milyar dolara tekabül ediyor'' dedi.

Ertürk, üst sınırın, 65 milyar dolar olduğunu ancak Hazinenin uyguladığı değil, ''makul piyasa faiz'' oranlarının uygulanmasıyla belki 50 milyar dolar düzeyinde maliyet ortaya çıktığının söylenebileceğini bildirdi.

Ahmet Ertürk, Türkiye'de yaşanan bankacılık krizinde, sağlanacak likidite desteğiyle bazı bankaların yaşatılıp yaşatılamayacağına yönelik soruya da şu yanıtı verdi:

''Bugünkü global krizin tecrübeleri ışığında geriye dönüp bakıldığında, bu global krizin etkilerine karşın, merkez bankalarının, diğer para ve ekonomi otoritelerinin aldıkları tedbirlere ve cevap mekanizmalarına baktığınız zaman, bu bankaların bir kısmının geçici likidite desteğiyle ve gerekli teminatlar da alınarak yaşatabileceği söylenebilirdi.

Hatta daha sonra bu teminatlardan kamunun belki katlandığı maliyeti fazlasıyla geri kazanabileceği söylenebilirdi.''

Devam edem işlemler bulunduğunun ve çözümleme sürecinin bitmediğinin altını çizen Ertürk, ''Yaklaşık 3 milyar doların üzerinde bir gelir beklentisine sahibiz.

TMSF'nin çözümleme tarafı bir süre daha devam edecek. Tabii ki, TMSF'nin asıl fonksiyonu olan mevduat sigortacılığı fonksiyonu her zaman devam etmek zorunda'' diye konuştu.

GÖREV SÜRESİ OCAK 2010'DA BİTİYOR

Ertürk, görev süresine ilişkin soru üzerine, TMSF başkanlarının görev süresinin 6 yıl olduğunu belirterek, ''6 yıllık görev süremin bitiş tarihi 31 Ocak 2010.

Mevcut yasal düzenlemeler, ikinci defa atanmayı imkansız kılıyor. Dolayısıyla yasal değişiklik yapılmadıkça başkanlığımın devamı mümkün değil'' dedi.

Cem Uzan'ın Fransa'ya iltica talebi ve Cem Uzan'ın eşi Alara Uzan'dan boşanacağı yolundaki haberler hatırlatılarak, bunun süreci nasıl etkilediğinin sorulması üzerine Ertürk, süreçte herhangi bir değişiklik olmadan yasal yetkilerini kullanmaya devam edeceklerini bildirdi.

Ertürk, bir soru üzerine, global krizin, Fon'un satışlarını etkilediğini söyledi.

''RAF TEMİZLİĞİ PROJESİ''

Batan bankalarla ilgili 50 bin evrak, 7 bin doküman ve çok sayıda banka raporunun ele alındığı proje kapsamında her banka için ayrı bir kitap hazırlandı ve bankaların çözümleme süreçleri kronolojik olarak tüm detaylarıyla incelendi.

Projeyle, Fonun özellikle 2000-2001 yıllarındaki faaliyetlerinde ağırlıklı bir yere sahip olan sorunlu banka çözümleme sürecinin ''idari'', ''hukuki'', ''mali yönleri ele alınıyor.

Kitaplarda ilk olarak, bankaların Fona devir sebepleri ve kullanılan istismar yöntemleri anlatılırken, sonrasında çözümleme ve geri kazanım faaliyetleri, mali bünyelerini rehabilite etme, satış, devir ve birleştirme gibi çözümleme adımları ve hukuki süreçleri ortaya konuluyor.

KAYNAK: AA