'2020 canlanma ve yükseliş dönemi olacak'

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mehmet Ali Akben, "2020`de yatırımların ve ihracatın artış gösterdiği, turizm başta olmak üzere hizmet sektöründeki olumlu gelişmelerin yaşandığı ve böylece istihdamın artış gösterdiği bir yıl olacağını bekliyoruz" dedi.

'2020 canlanma ve yükseliş dönemi olacak'
'2020 canlanma ve yükseliş dönemi olacak'
GİRİŞ 03.01.2020 10:23 GÜNCELLEME 03.01.2020 11:24

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme  Kurumu (BBDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, AA muhabirine bankacılık sektörüne ilişkin 2019  gerçekleşmelerini ve 2020 beklentilerini değerlendirdi.

Küresel ekonomideki olumsuz şartlar, jeopolitik riskler ve yurt içi  makroekonomik koşullardaki bozulma nedeniyle 2018'in ve 2019 yılının ilk  yarısının zorlu geçtiğini belirten Akben, "Bu kapsamda, dışsal koşullardaki  bozulmalar, artan enflasyon oranı ve firmaların yüksek düzeyli borçlanmalarına da  bağlı olarak yatırım iştahlarının azalması, Ağustos 2018'de TL'nin değer kaybı ve  faiz oranlarındaki yükselişler ekonomik aktivitenin yavaşlamasına sebep oldu."  dedi.

Akben, ekonomik aktivitedeki yavaşlama ve yatırım talebindeki  azalmayla birlikte kredi faiz oranlarındaki artışın, kredi talebini olumsuz yönde  etkilediğini söyledi.

Bunlara ilave olarak yurt içi ve yurt dışında fonlama maliyetlerinin  artması, gerçeklikten uzak ülke kredi notları ve artan kredi riskine (CDS) bağlı  olarak sıkılaşan kredi koşullarının da kredi arzını etkileyen faktörler olduğunu  ifade eden Akben, bu kapsamda, spekülatif kur gelişmelerinin yaşanmaya başlandığı  Ağustos 2018'den bu yana Yeni Ekonomi Programı'nın (YEP) yürürlüğe konmasıyla  birlikte döviz kurundaki dalgalanmayı azaltıcı ve piyasaları sakinleştirici  gerekli önlemlerin alınması neticesinde ekonomide dengelenme sürecine girildiğini  anlattı.

"SEKTÖR ÖZKAYNAKLARI YAKLAŞIK 76 MİLYAR TL ARTTI"

Mehmet Ali Akben, 2019'un ilk yarısında kaynak maliyetleri üzerindeki  baskının, yurt içi ve yurt dışı faktörlerin etkisiyle, temel olarak enflasyon  görünümü ve beklentilerdeki olumlu gelişmelerle birlikte Merkez Bankası'nın faiz  indirmeye başlaması ve gelişmiş ülke merkez bankalarının izledikleri genişleyici  politikalarla kısmen azaldığını söyledi.

Bu süreçte, kredileri canlandırmak adına çeşitli düzenleme ve kredi  kampanyaları ile piyasalarda hareketlilik sağlandığını ve başta kamu bankaları  olmak üzere kredi kanallarını doğru ve faydalı alanlarda etkinleştirmek için  hassas çalışmalar yapıldığı anlatan Akben, son bir yıllık dönemde, Türk  bankacılık sisteminin özellikle Ağustos 2018'de karşılaşılan dalgalanmalara karşı  sermaye ve likidite yeterliliği açısından dayanıklılığını kanıtladığını  vurguladı.

Akben, fon kaynaklarına erişimdeki daralmaya ve fonlama  maliyetlerindeki artışa rağmen, sektörün sendikasyon kredilerini ortalamada yaklaşık yüzde 80 başarıyla yenilediğine dikkati çekti.

Kur ve faizlerdeki dalgalanmanın ardından, sistemdeki son derece  ihtiyatlı düzenleyici ve denetleyici yaklaşımlar sayesinde sektörün güvenli bir  şekilde yoluna devam ettiğini söyleyen Akben, sektör özkaynaklarının ise, 2018  Ağustos sonrası dönemde kar, ödenmiş sermaye artışı, ilave ve katkı sermaye  unsurlarıyla birlikte yaklaşık 76 milyar TL tutarında arttığını ifade etti.

"GÜÇLÜ SERMAYE YAPISI, SEKTÖRÜ ŞOKLARA KARŞI KORUYABİLECEK NİTELİKTE"

BDDK Başkanı Akben, Kasım 2019 itibarıyla sektörün sermaye yeterliliği  oranının yüzde 18,6 ile güçlü sermaye yapısına işaret ettiğini söyledi.

Sektörün sermaye yeterliliğine dair tüm finansal göstergelerin Basel  standartlarının ve Avrupa bankalarının çok ilerisinde bulunduğuna dikkati çeken  Akben, "Sürdürülebilir bir karlılıkla beslenen söz konusu güçlü sermaye yapısı,  sektörü gelecekte de şoklara karşı koruyabilecek niteliktedir." ifadelerini  kullandı.

Akben, yatırım ortamındaki iyileşme, enflasyon seviyesinde ve fonlama  maliyetlerindeki düşüş nedeniyle 2019'un ikinci yarısından itibaren kredi  talebinin artmaya başladığını belirtti.

Ekonomik ortamda sağlanan iyileşme ve düzenlemelerin bankaları kredi  vermeye daha istekli hale getirdiğini ifade eden Akben, "Döviz kurlarında görülen  istikrar, fonlama maliyetlerinde düşüş ve ekonomik faaliyette artış sonucunda  firmaların borç geri ödeme kapasitelerinde de bir iyileşme söz konusudur." dedi.

"ŞİRKETLERİ YAŞATMAYI SEÇMEK GEREKİR"

Mehmet Ali Akben, finansal yeniden yapılandırmaya ilişkin teşvik edici düzenlemeleriyle birlikte, ekonomiye katma değer üreten, ancak kur ve faiz  artışlarından dolayı geçici sorunlar yaşayan firmalara yönelik yeniden  yapılandırmaların da hız kazandığını gözlemlediklerini belirtti.

Net işletme sermayesi ve kısa vadeli finansman ihtiyacı duyan, bu tip  desteklerle üretim süreçlerini sağlıklı olarak sürdürebilecek işletmelere  yapılandırmalar sayesinde, hem aktif kalitesinde güçlü görünüm hem de makro  dengelenme sağlandığını anlatan Akben, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu da yerinde bir yaklaşımdır. Eğer finansal yeniden yapılandırma ile  faaliyetlerini sürdürebilecek, üretime, istihdama destek vermeye devam edebilecek  şirketler varsa, bunları yaşatmayı seçmek gerekir. Nitekim benzeri süreçlerden  geçen diğer ülkelerde de aynı yöntem ve yaklaşımların benimsendiğini görüyoruz.  Buna benzer süreçlerden bir tanesi de 2016 yılında jeopolitik riskler nedeniyle  turizm sektöründe yaşanan sıkıntıların giderilmesi için bankacılık sektörümüzün  turizm şirketlerine verdiği destekte de görülebilir. İlgili dönemde turizm  şirketlerini yaşatmak için bir kısım düzenlemelerimizde esnetmeler olmasaydı,  izleyen yıllarda güçlü ve sağlıklı büyüme sağlanması bir yana, bugün geldiğimiz  noktada bu kadar turisti ağırlayacak tesis bulamakta zorlanabilirdik. Bu tür  politikaların yerinde ve zamanında uygulanmasının ne kadar doğru ve yerinde  olduğunu gördük."

"2019'DA TAKİBE DÖNÜŞÜM ORANI YAKLAŞIK YÜZDE 6"

BDDK Başkanı Akben, 2019 Temmuz sonu verileri üzerinden yaptıkları değerlendirme neticesinde yaklaşık 46 milyar TL’lik takibe aktarılacak kredinin  olduğunu hatırlattı.

O günün şartlarında takibe aktarılmalarının gerektiğini  değerlendirdikleri yaklaşık 46 milyar TL tutarındaki kredi müşterisinin takibe  aktarılmasıyla temmuz Takibe Dönüşüm Oranı'nın (TDO) yüzde 6,3 olacağını  hesapladıklarını belirten Akben, şöyle devam etti:

"Bununla birlikte, bu tarihten sonraki dönemde mevcut bakiyedeki  değişimlerin (donuk alacaklara ilaveler, takipten tahsilatlar ve aktif satışları)  ve kredi büyümesindeki gelişmelerin yıl sonu TDO'su üzerinde belirleyici olacağı  açıktır. Nitekim temmuz sonrası stok takip tutarından yapılan tahsilatlar ve  aktif satışlarını dikkate aldığımızda toplam takipteki alacaklardaki artışın  bahis konusu tutarın üzerinde olduğunu görüyoruz.

Bu tutarın önemli kısmının açıklamamızda yer verdiğimiz müşterilerin  takip hesaplarına aktarılmasından kaynaklandığını ifade etmek isterim. Temmuz  sonrası süreçte gerçekleşen bahse konu takipten yapılan tahsilatları ve aktif  satışlarını dikkate alarak TDO'yu hesapladığımızda 2019 yıl sonu TDO'muz  öngörümüze paralel şekilde yaklaşık yüzde 6 olarak gerçekleşeceğini  beklemekteyiz. Malum finansal yeniden yapılandırmaya ilişkin düzenlemeler  çerçevesinde bazı firmaların kredileri bankalarca yapılandırılmaktadır. Bu  minvalde bankalarca yapılan değerlendirme çerçevesinde faaliyetlerine devam  edebileceği, ekonomik aktiviteyi destekleyeceği ve katma değer üreteceği  değerlendirilen firmaların bankalarca yapılandırılmasına devam edilmektedir."

"EKONOMİK İYİLEŞME, SÜRDÜRÜLEBİLİR KARLILIĞA DESTEK OLACAK"

Akben, makroekonomik gelişmelerin de etkisiyle 2019 yılını, bankacılık  sektörünün aktif gelişimi ve karlılığı açısından dengelenme süreci olarak  değerlendirilebileceğini söyledi.

Bu dönemde, özellikle 2019'un ikinci yarısından itibaren, faizlerin  düşmesine bağlı olarak azalan fonlama maliyetleri, daha istikrarlı döviz kuru,  reel kesim firmalarının geri ödeme kapasitelerindeki artış ve ivmelenen kredi  hacmi etkileriyle gelecek dönemin Türk bankacılık sektörü açısından canlanma ve  yükseliş dönemi olacağını belirten Akben, "Bu kapsamda 2020 yılında enflasyon ve  faizlerin düşmesi yanı sıra ülkemiz kredi riskinde olumlu gelişmeler, kredi  notunda beklenen iyileşme ile TL'ye olan güvenin artmasına bağlı olarak fonlama  maliyetlerinde azalışın belirttiğim canlanma ve yükseliş dönemini  destekleyeceğini düşünüyorum." diye konuştu.

Akben, haziran sonundan itibaren TL cinsi tasarruflardaki artış  oranının döviz tasarruflarını geçtiğini bildirdi.

Bu eğilimin makroekonomide yaşanan olumlu gelişmelerin devam etmesiyle  birlikte artarak devam edeceğini öngören Akben, yatırım ortamındaki iyileşme,  enflasyon ve fonlama seviyelerindeki düşüş sayesinde kredi talebinde ve  yatırımlarda artış olacağını beklediğini söyledi. Akben, makroekonomik  göstergelerin iyileşmesine bağlı olarak ekonomik belirsizlik seviyesinin  düşmesinin, Türk bankalarını yeni kredi vermeye daha istekli hale getireceğine  dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Önümüzdeki dönemde ekonomideki canlanma ve reel kesimin nakit  akışlarını düzenleme kabiliyetindeki artışla finansal sistemin işleyişi etkin  hale gelirken, yürürlüğe konan teşvik edici düzenlemeler neticesinde kredi  yeniden yapılandırma süreçleri devam edecektir. Ekonomik iyileşme, banka  bilançolarında daha kaliteli aktif yapısı, daha güçlü sermaye ve sürdürülebilir  karlılığa destek olacaktır."

"2020, İSTİHDAMIN ARTIŞ GÖSTERDİĞİ BİR YIL OLACAK"

BDDK Başkanı Akben, 2020 yılında sektörün Takibe Dönüşüm Oranı'nın azalarak tarihsel seviyelere doğru yakınsayacağını, aynı zamanda makro  büyüklüklerdeki olumlu gelişmelerin de katkısıyla yakın izlemedeki kredilerin payında da azalış beklediklerini söyledi.

Bu aşamada tarafların uyumlu ve yapıcı katkılarının öneminin  yadsınamayacağını belirten Akben, "2020’nin jeopolitik risklerin de gerilediği  bir yıl olmasını Yeni Ekonomi Programı (YEP) çerçevesinde 2020 yılı için  belirlenen yüzde 5 büyüme hedefi doğrultusunda yatırımların ve ihracatın artış  gösterdiği, turizm başta olmak üzere hizmet sektöründeki olumlu gelişmelerin  yaşandığı ve böylece istihdamın artış gösterdiği bir yıl olacağını bekliyoruz."  şeklinde konuştu.

Akben, tüm bu olumlu gelişmelerle birlikte yatırımcılar açısından  cazibesini korumaya devam eden bankacılık sektörüne yeni kuruluş ve faaliyet izni  için gelen başvuruların gelecek yıl da BDDK tarafından değerlendirilmeye devam  edeceğini ifade etti.

Özellikle yatırım bankacılığı alanında gelecek yıllarda gelişmelerin  artarak devam etmesini, reel sektörün uzun vadeli fonlara kavuşması noktasında  önemsediklerini dile getiren Akben, şunları kaydetti:

"Denetim ve düzenleme alanımıza giren banka dışı finansal kesimi  tarafından başta KOBİ'ler olmak üzere reel sektörün ihtiyaçlarını hızlı ve uygun  maliyetlerle karşılayacak bir yapının kurulması son derece önemlidir. Bu  minvalde, banka dışı finansal şirketlerin sektörün gelişmesinde etkin bir şekilde  katkı sağlayacak yenilikçi ürün geliştirecekleri ortamın sağlanmasında elimizden  gelen tüm katkıyı sunmaya devam edeceğiz. Ayrıca İstanbul Finans Merkezi (İFM)  Projesi kapsamında, dijital dönüşümün gerçekleştirilmesi, ürün ve hizmet  çeşitliliğinin artırılması, finansal derinliğin sağlanması, üretim ve  tasarrufların teşviki ile ülkemize sermaye yatırımlarını çekmek adına gerekli  mevzuat ve değerlendirme çalışmaları da hızla devam edecektir."

"REEL SEKTÖR DE RİSKLERİNİ SAĞLIKLI YÖNETMELİ"

BDDK Başkanı Akben, kredi büyümesi hususunda yılın ilk yarısında daha  çok kamu bankaları tarafında bir kredi artışının söz konusu olduğunu belirtti.

Ancak, ağustos ayından itibaren özel ve yabancı bankaların da kamu  bankalarına eşlik ettiğini söyleyen Akben, "Toparlanan iç talep, kurda yakalanan  istikrar ve düşük faiz ortamına ek olarak hem TCMB hem de kurumumuzca yapılan  kredi büyümesini teşvik eden düzenlemelerin de bu gelişmede önemli pay sahibi  olduğunu değerlendiriyoruz." dedi.

Akben, 2019 yılının ilk çeyreğinde kredi artışının yüzde 58,4'ünün  kamu mevduat bankaları kaynaklı iken, bu oranın son çeyrekte yüzde 28,5'e  gerilediğini ifade etti.

"Kamu ve özel sermayeli bankaların kredilerde tarihsel büyüme  oranlarına ulaşmaları ve yine sektör paylarının da tarihsel seviyelere  yakınsamasının gerektiği açıktır." diyen Akben, 2020 yılında da bu eğilimin devam  etmesini ve tüm bankaların ekonomiye sağladığı kaynağın artarak sürmesini  beklediklerini söyledi.

Akben, bu kapsamda, özellikle bireysel krediler segmentinde başlayan  kredi büyümesinin, ticari krediler ve KOBİ kredilerini de içine alarak artışını  devam ettireceğini öngördüklerini bildirdi.

Bankacılık sektörünün kendi koyduğu özsermayesi yanı sıra topladığı  mevduatı ve yurt içi ve yurt dışından edindiği fonları reel sektöre en etkin ve  sağlıklı bir şekilde dağıtımını sağlayan bir mekanizma olduğunu hatırlatan Akben,  "Bu misyonunu gerçekleştirirken bankalardan bizim beklentimiz nasıl ki kendi  bilanço ve bilanço dışı risklerini etkin bir şekilde yönetmeleri ise, aynı  şekilde reel sektörün de öncelikle kendi risklerini sağlıklı bir şekilde  yönetmeleri toplam faydanın en üst seviyede olması için önem arz ettiği  kanısındayız. Kriz tecrübesi olan sektörlerimizin bu dönemi basiretli hareket  ederek atlattıklarını ve değişim dönemini de aynı şekilde yöneteceklerine  inancımız tamdır." diyerek sözlerini tamamladı.

 

 

KAYNAK: AA