Senelerdir kullanıyordu! Artık hiçe sayıyor

Yeni Şafak yazarı Dr. M. Levent Yılmaz Selçuk, ABD'nin II. Dünya Savaşı'ndan sonra tüm dünyada kurmaya çalıştığı sistemi ve sistemdeki gelişmeleri bugünkü köşesinde paylaştı. 

İşte Levent Yılmaz'ın o yazısı:

Gerilimin sembolü Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından “Soğuk Savaş” sonlandığında dünya tek kutuplu bir hale gelmişti ve II. Dünya Savaşı’nın kazananlarının kurmaya çalıştığı sistem ve onun kurumları artık başat aktörler olduğunu ilan etmişti. Zira 1971 yılında Altın Standardı sisteminin sonlanmasının ardından zaten rezervlerini Dolar olarak tutmaya zorlanan ülkeler bu kez tek bir hakim güç olan ABD’ye ekonomik olarak tamamen teslim olmaya başlamıştı.

ABD, II. Dünya Savaşı’ndan sonra hiç vakit kaybetmeden diğer ülkeleri finansal olarak kontrol etmek amacıyla Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nı kurmuştu. Böylelikle Soğuk Savaş dönemine özgü olarak ortaya çıkan ve nükleer silahlar üzerinden tesis edilen dehşet dengesinin bir benzeri finansal piyasalar için oluşmuştu. Artık Dolar’ınızın olması da olmaması da büyük sorundu.

 

ABD’NİN FİNANSAL EMPERYALİZMİ

II. Dünya Savaşı, Altın Standardının kalkması ve Soğuk Savaş’ın ABD lehine sonlanması ABD’yi tek kutuplu dünyanın baş aktörü haline getirdi. Tabii bu arada diğer ülkeler çoktan rezerv olarak Dolar tutmaya ve bu rezervleriyle ABD tahvillerine yatırım yapmaya başlamıştı bile. Diğer ülkeler farkında mıydı bilinmez ama bu şekilde izledikleri finansal politikalar ABD ekonomisini finanse eden bir modelin de özüydü. Çünkü ABD bir yandan tüm finansal piyasalara yüksek miktarda döviz pompalıyor, diğer yandan onlara silah satıyor, ellerindeki Dolar rezervleri ile ABD tahvili almalarını sağlıyordu. Halihazırda IMF ve Dünya Bankası politikaları da Dolarizasyonu zorunlu kılıyor böylelikle bu ülkeler de belki farkında olmadan ABD’nin kendilerine karşı kullandığı silahlar da dahil olmak üzere ABD savaş sanayiini finanse ediyordu.

IMF ve Dünya Bankası’nın politikaları yarım yüzyıldan fazladır bir yandan Dolarizasyona hizmet ederken diğer yandan da ABD’nin dolar üzerinden temel kreditör olarak diğer ülkeleri “Dolar borcu – Dolar Rezerv Para – ABD tahvili alma” çevrimine sokmasına yardımda bulunuyor.

Öte yandan ABD’yi ABD yapan en önemli unsurlardan “serbest ticaret” bugün bizzat ABD tarafından baltalanıyor. Zira ABD’nin istediği serbest ticaret sadece Dolar ile yapılmalı. İşin içine yerel paralar girdiğinde bu ABD’nin aleyhine olan bir mekanizmaya dönüyor. Dolayısıyla ABD sadece finansal emperyalizm değil o finansal emperyalizmi besleyen ve sadece Dolar ile yapılmasını istediği “serbestticaret emperyalizmi” istiyor.

BİR FİNANSAL SİLAH OLARAK IMF

Uluslararası hukuk ABD’nin bir küresel aktör olarak geçmişte sıkça başvurduğu bir kavramdı. Aslına bakarsanız tek kutuplu dünya düzeninde ABD, uluslararası hukuku (zaten çerçevesini kendisi belirlediği için) lehine şekilde çok iyi kullandı. Ancak bugün gelinen noktada dünya tek kutuplu değil. Tam tersine 6-7 kutuplu bir hale gelmiş durumda ve ABD’nin çerçevesini belirlediği uluslararası hukuk bu kez kendi politikaları önünde engeller oluşturmaya başladı. Bu yüzden ABD pervasızca bu hukuku hiçe sayıyor.

Dahası IMF gibi kurumlar da kuruluş amaçlarının dışında hareket edecek kadar risk alabiliyorlar. Örneğin Ukrayna’ya IMF tarafından verilen son krediler incelendiğinde karşımıza çıkan gerçekler, ABD’nin IMF’yi Rusya ve Çin gibi ülkeleri finansal olarak izole etmek için nasıl kullandığını gösteriyor.

IMF kurallarına göre; bir ülke başka bir ülkeye olan borcu yüzünden temerrüde düşmüşse kredi tesisi yapılamazken Ukrayna, Rusya Ulusal Varlık Fonu’na olan borcunu ödemediği halde kredi alabilmişti. Peki IMF neden kurallarını değiştirdi? Her ne kadar Soğuk Savaş bitse de ABD ile Rusya arasındaki rekabette Ukrayna’ya finansal olarak destek verilerek Rusya karşıtı cephenin genişletilmesi bu şekilde sağlanmış olabilir miydi?

Son gelişmeler ve devlet başkanları düzeyinde yapılan açıklamalar dünyanın bu kez finansal olarak bir savaşta olduğunu ispat eder nitelikte. Bu “Yeni Soğuk Savaş”ın kodları ise, ticaret yollarında, ikili ticaret anlaşmalarında, ekonomik yaptırımlarda ve finansal piyasalarda gizli. Hal böyle olunca ABD’nin Dolar’ı ve IMF’yi bir silah olarak kullanması kaçınılmazken, diğer ülkelerin kendilerini koruması için yapması gereken ilk şey, Dolara olan bağımlılıklarını en az hale indirerek ne pahasına olursa olsun ABD’nin tek başına veto gücü olan IMF gibi kurumlardan uzak durmak.