MÜSİAD Türkiye başkanlarından ortak açıklama

MÜSİAD, "Dünya siyaseti ve ekonomisi anlamında zor bir yıl olarak öngörülen 2019’un arifesinde Türkiye, kendi siyasi ve ekonomik paradigma değişimini 2018 yılında, tüm zorluklara rağmen başlattı. Bu kararı MÜSİAD olarak önemsiyor ve her koşulda desteklediğimizi bir kez daha beyan ediyoruz" şeklinde bildiri yayınladı.

MÜSİAD Türkiye başkanlarından ortak açıklama
MÜSİAD Türkiye başkanlarından ortak açıklama
GİRİŞ 13.12.2018 12:09 GÜNCELLEME 13.12.2018 12:09

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nden (MÜSİAD) yapılan açıklamaya göre, Türkiye’nin 86 farklı noktasında  faaliyetlerine devam eden MÜSİAD, Yeni Genel Merkez’de “Türkiye Şube Başkanları Yılsonu Genel Değerlendirme ve İstişare Toplantısı” gerçekleştirdi.

MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, MÜSİAD yönetim kurulu üyeleri  ve MÜSİAD yurt içi şube başkanlarının katılımlarıyla gerçekleştirilen toplantının  ardından ortak bir yazılı açıklama yapıldı.

Açıklamada, son yıllarda Türkiye'de ve yurt dışında yaşanan baş  döndürücü trafiği ve değişimleri sürdürülebilir gelecek vizyonu oluşturmak adına,  iyi okumak, analiz etmek ve elde ettikleri veri ve tecrübeleri iyi bir şekilde  konumlandırmak gerektiği belirtilerek, 2018 yılının, anlık değişimlere anlık  refleksler verebilme kabiliyetinin sınandığı bir süreç olduğu kaydedildi.

Türkiye'nin de diğer pek çok dünya ülkesi gibi değişimlerin artan hızı  karşısında, hızlı çözüm setleri ile ekonomik, siyasi ve diplomatik reflekslerini  tecrübe ettiği aktarılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Gerek ekonomik saldırılar gerekse değişen siyasi ekosistem  çerçevesinde, sahip olduğumuz jeopolitiğin hem avantajlarını hem de zorluklarını  hep birlikte gördük, yaşadık. Dünya siyaseti ve ekonomisi anlamında zor bir yıl  olarak öngörülen 2019’un arifesinde Türkiye, kendi siyasi ve ekonomik paradigma  değişimini 2018 yılında, tüm zorluklara rağmen başlattı. Bu kararı MÜSİAD olarak  önemsiyor ve her koşulda desteklediğimizi bir kez daha beyan ediyoruz. Türkiye,  bugün gelinen noktada büyük bir sosyal, iktisadi, kültürel ve yönetsel dönüşüm  içindedir. Büyük dönüşümler, beraberinde büyük sorumluluklar ve sancılar da  getirir. Bu, değişimin doğal bir sonucudur. Değişim sürecini layığıyla  tamamlamamız ve 2023 vizyonuna uygun olarak yeniden yapılanmamız için mücadeleden  vazgeçmemeli, zorlukları beraberlik duygusu ve itidal içinde karşılamalıyız.

Türkiye bugün, geçmişiyle yüzleşme, tarihi mirasını tanıma, doğru  algılama, doğru tahlil etme, özgün medeniyet ayarlarını bulma ve sahiplenme,  geçmiş hatalarından dersler çıkarma, gelecek nesillerini doğru kültürel kodlarla  yetiştirme ve sosyal savrulmaların önüne geçme noktasında kritik kararların  eşiğindedir. Bizim medeniyetimiz, birbirinden çok farklı sosyal motivasyonlara ve  değerlere sahip toplulukların birlikte ne kadar uyumlu yol alabileceğinin dünya  üzerindeki nadir örneklerinden biridir."

MÜSİAD olarak Avrupa Birliği (AB) sürecini önemsedikleri ancak AB  yolunda gösterilen çabanın somut karşılıklarının da ivedilikle hayata  geçirilmesinin esas olduğu bildirilen açıklamada, Türkiye’nin AB’ye verdiği  taahhütleri yerine getirmesinin ötesinde güvenlik, göç, uyuşturucu ile mücadele  ve terör gibi kalemlerde de tek taraflı özverinin sürdürülebilirliğinin masaya  yatırılması gerektiği vurgulandı.

Açıklamada, Türkiye'nin Avrupa Kıtası adına oldukça kritik bir ülke  olduğu belirtilerek, AB’nin de, Türkiye’nin sosyal, kültürel ve siyasi  çizgilerine karşı hassasiyetini samimiyet noktasında ortaya koymasının en büyük  beklentileri olduğu kaydedildi.

Karşılıklı ticaret ve ekonomik iş birliği alanlarındaki asırlık  birlikteliğin, siyasi, mali ve teknik desteklerle somutlaştırılması gerektiği  ifade edilen açıklamada, "Son yaşanan gelişmeler, AB’nin kendi içindeki siyasi  kırılganlığını da ortaya koymaktadır. Üyelik hazırlığındaki ülkelere getirilen  şartların bir kısmının üye ülkeler nezdinde uygulanmadığını görmek ve AB  ülkelerindeki ekonomik dalgalanmalar da ayrıca tedirginlik verici gelişmelerdir.  Gümrük Birliği’nin ısrarla güncellenmeyen yapısı nedeniyle oluşan kayıpların  önüne geçmek adına yeni global ekonominin gereklerine uygun düzenlemelerin ve  karar mekanizmalarının üzerinde çalışılması gerekmektedir." değerlendirmesinde  bulunuldu.

"2019 YILI VE SONRASI TÜRKİYE İÇİN YAPISAL VE KURUMSAL DÖNÜŞÜMLER  YILI OLACAK"

Açıklamada, 2019 yılı ve sonrasının, Türkiye için yapısal ve kurumsal  dönüşümler yılı olacağı belirtilerek, Yeni Ekonomi Programı (YEP) sonrası  açıklanan ilk verilerin (büyüme verileri), mevcut global konjonktür içinde kabul  edilebilir ve kısmen öngörülen değerler olduğuna işaret edildi.

Yaşanılan tüm olumsuzluklara ve ekonomik saldırılara rağmen YEP ile  ortaya konulan planın işletildiğini görmenin umut verici olduğu aktarılan  açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Reel kesimin siyasi ortam karşısındaki belirgin hassasiyeti, yatırım  esnekliğinin ne kadar yüksek olduğunun göstergesidir. Bu durumun iyileştirilmesi  gerekir. Büyük ölçekli firmalarda yaşanan sıkıntıların KOBİ’lerde daha sert  hissedildiğini unutmamak gerekir. İstihdam, dış ticaret ve üretimdeki en değerli  kozumuz olan KOBİ yapılarında başlayacak olası bir domino etkisi için önlemlerin  artırılması gerekir. Her ne kadar düşme trendine giren bir faiz oranından  bahsedilse de mevcut düzeylerin hala yatırım ortamı için ciddi bir risk olduğunu  unutmamak gerekir. İvedilikle finansal sektörün mali yapısının ortaya konması ve  bankacılık sistemindeki bilanço temizliğinin hayata geçirilmesi gerekir.

Kurumlar arası senkronizasyonun ve iletişimin hayati önem kazandığı  bir virajda MÜSİAD olarak çağrımız, beraber hareket etme yönündedir. Türkiye’nin  çok daha güçlü ve değişimler karşısında daha az esnek bir reel kesim oluşturması  esastır. Bu da sermayenin ve sermayetaraflarının konsensüsünden geçmektedir.  Devlet yapılanmasındaki kurumsal ve yapısal dönüşümlere toplumun her kesiminden  kurum ve kuruluşun eşlik edebilmesi esastır. Dönüşüm sürecini sadece kamudan  beklemek, yeterli değildir. Her sektörün kendi yol haritasını iyi belirlemesi ve  üretim esaslı bir planlama içine girmesi gerekmektedir."

"DÖVİZİ BİR YATIRIM EMTİASI OLARAK GÖRME ALGISINDAN UZAKLAŞILMALI"

Açıklamada, paranın değerini korumak ve milli gücün unsuru haline  getirmek için üretim alışkanlıklarında ciddi değişimler yapmak gerektiği  belirtilerek, "Sektörel rekabet unsurlarımızı ve nitelikli insan gücümüzü yeniden  gözden geçirmeliyiz. Milli ve yerli üretimin desteklenmesi ve ithal girdi  alımlarının mümkün mertebe iç piyasa koşullarında ikame edilmesi esastır. Üretim  ekonomisinin planlama, pazarlama ve marka stratejileri yeniden oluşturulmalıdır.  Milli parabirimi ile ticaretin tüm şartları sağlanarak süreç, tamamlanmalıdır.  Dövizi bir yatırım emtiası olarak görme algısından uzaklaşılmalı, alternatif  yatırım ve finans modelleri hayata geçirilmelidir." denildi.

Yabancı yatırımcının Türkiye'ye gelmesini engelleyen uluslararası  yanlış yönlendirmelerin önlenmesi, bunun için ayrıca bir yatırım diplomasisi  hareketi başlatılması gerektiği aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Yerelleştirme politikaları, yabancı ve milli yatırımcıyı aynı sahada  buluşturmak adına hızlandırılmalıdır. Dijital teknolojilerin mecbur kıldığı  sektörel değişimlere hız verilirken, konvansiyonel sektörlerdeki yerleşik  uluslararası rekabet gücümüzü de kaybetmememiz gerekir. Bilhassa  tarım-hayvancılık ve madencilik sektörlerindeki yapısal düzenlemelerin hayata  geçirilmesi esastır. Katma değeri yaratan ana unsurun nitelikli insan gücü olduğu  noktasından hareketle eğitimin bir süreç değil, planlı bir düşünce refleksi  olmasını sağlamak gerekmektedir. Ayrıca stratejik sektörlere göre planlı işgücü  yetiştirme politikasının da yürütülmesi esastır. MÜSİAD olarak yukarıda sıralanan  tüm ana ve alt maddelerde çalışmalarımızı devam ettireceğiz. 2023 hedeflerini  gerçekleştirmek adına ülkemizin girdiği bu dönüşüm sürecinde devletimizin  destekçisi olmaya da devam edeceğiz."

KAYNAK: AA