Kredi faizleri düşüşe geçti

Ülke risk primindeki gerileme ve ekonomi yönetiminin aldığı tedbirlerle kredi faizleri düşüşe geçti.

Kredi faizleri düşüşe geçti
Kredi faizleri düşüşe geçti
GİRİŞ 30.10.2018 14:13 GÜNCELLEME 30.10.2018 14:13

TCMB verilerine göre bankalarca açılan kredilere uygulanan ağırlıklı ortalama ihtiyaç kredi faizi 19 Ekim`de 64 baz puan azalarak yüzde 38,72`ye gerilerken aynı dönemde ticari kredi faizleri de 106 baz puanlık düşüşle yüzde 34,32`ye indi. Uzmanlar kredi faizlerinde düşüşün bir süre daha devam edebileceğini belirtiyor.

Kredi faiz oranlarında, ülke risk primindeki gerilemenin yanı sıra  ekonomi yönetiminin reel sektör ve finansal kesime yönelik aldığı tedbirlerin  etkisiyle düşüş görülüyor.

ABD'nin Çin başta olmak üzere Avrupa Birliği ve diğer ülkelerle  yaşadığı ticari gerilimler küresel piyasalarda risk iştahını azaltırken, ABD  Merkez Bankası'nın (Fed) faiz artışları gelişmekte olan ülke merkez bankalarının  da sıkı para politikası uygulamasını beraberinde getirdi.

Fed, Aralık 2015'ten bu yana 8 kez faiz artışında bulunarak, politika  faizini yüzde 0,25'ten yüzde 2-2,25 aralığına yükseltti. Fed'in faiz artışlarının  etkisiyle gelişmekte olan ülke merkez bankalarında da faiz artışları yaşandı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Fed'in faiz artışları,  enflasyonun çift hanedeki yüksek seyri ve spekülatif döviz atakları nedeniyle  faiz artırdı.

Merkez Bankası 2016'dan bugüne bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı  olan politika faizini yüzde 7,50'den yüzde 24'e yükseltti.

Hem yurt dışında finansman maliyetlerinin artması hem de yurt içinde  mevduat faizlerinin yüzde 25 seviyesine yükselmesi bankalarca kullandırılan kredi  faizlerinde son 15 yılın zirvesinin görülmesine neden oldu.

Özellikle hükümetin açıkladığı Yeni Ekonomi Program (YEP), Enflasyonla  Topyekun Mücadele, finansal kesim ve reel sektöre yönelik düzenlemeler piyasada  pozitif algılandı. Dış politikada ABD ile Pastör Andrew Brunson üzerinden yaşanan  gerilimin ortadan kalkması da piyasalara olumlu yansıdı. Hem ekonomik hem de dış  politika alanlarındaki gelişmeleri Türk lirası varlıklara talebi artırırken, ülke  risk priminde de düşüş yaşandı.

TCMB verilerine göre bankalarca açılan kredilere uygulanan ağırlıklı  ortalama ihtiyaç kredi faizi 12 Ekim'de yüzde 39,36'ya yükselse de 19 Ekim'de 64  baz puan azalarak yüzde 38,72'ye geriledi. Aynı dönemde yüzde 35,38'i gören  ticari kredi faizleri de 106 baz puanlık düşüşle yüzde 34,32'ye indi.

Bankalarca açılan mevduatlara uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranı  1 aylık vadede sınırlı düşüşle yüzde 22,89'a geriledi.

Ekonomistler, enflasyonda en kötünün geride kaldığı düşüncesinin yanı  sıra mevduat faizlerindeki geri çekilmeyle beraber kredi faizlerinde de düşüş  trendinin başlamış olabileceğini belirtti.

"POLİTİK OLARAK AB VE ABD İLE YAKINLAŞMA RİSK ALGISINI AŞAĞI İNDİREBİLİR''

AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Boğaziçi  Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Saltoğlu, kredilerin  geri çekilmesinde iki unsurun devrede olduğunu belirtti.

Öncelikle, TCMB'nin faiz artırmasının tüm faizlerin artacağı anlamına  gelmediğini anlatan Saltoğlu, TCMB'nin sert faiz artışının enflasyonda kararlılık sinyali olarak görüldüğü için bu hamlenin uzun vadeli faizleri aşağı indirdiğine  dikkati çekti.

Saltoğlu, bununla beraber kurun da kısmen gevşediğinin altını çizdi. Bu iki etkinin mevduat faizlerinde hafif bir gevşeme yarattığını dile  getiren Saltoğlu, "Bunun kredi faizleri üzerinde olumlu etkisi oldu. Diğer bir  etki ise 12 Ekim'de ABD ile başlayan daha ılımlı politik görüşmeler olmuştur. Bu  da yine kur ve faiz açısından avantaj sağlamıştır. Uzun vadeli faizlerin aşağı  inişi ve kurun nispeten daha istikrara kavuşması bu politik hamle ile  ilişkilendirilebilir." ifadelerini kullandı.

Burak Saltoğlu, kredi faizlerinde düşüşün devamının birçok faktöre  bağlı olduğunu belirtti.

Öncelikle enflasyonun yıl sonu itibarıyla yüzde 24'leri aşmamasının  çok önemli olduğunu vurgulayan Saltoğlu, "Enflasyonun YEP'te hedeflenen yüzde  20'lere ne kadar yaklaşırsa o kadar kredibilite yaratır. Diğer bir yandan politik  olarak AB ve ABD ile yakınlaşma risk algısını aşağı indirebilir. Bütçe  gerçekleşmeleri de önemle takip edilecektir. Son olarak da erken seçim  belirsizliğinin ortadan kalkması sonrası nisan-mayıs sonrası enflasyonda azalma  kredi faizlerini tekrar daha iş yapılabilir seviyelere doğru çekebilir. Ama  gelecek 3-4 ay çok sert hareket olmayabilir." şeklinde konuştu.

"RİSK PRİMİNDEKİ DÜŞÜŞ FAİZLERİ GERİLETTİ"

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Ekonomi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi  Halis Kıral da Merkez Bankası'nın bankalarca açılan kredilere uygulanan ağırlıklı  ortalama faiz oranlarını yayımladığı veri setini baz alarak oluşturdukları grafik  incelendiğinde özellikle ihtiyaç, taşıt ve ticarikredilerde 12-19 Ekim tarihleri  arasındaki oransal bazda bir parça gerilemeyi gözlemlediklerini söyledi.

Ağırlıklı ortalama faiz oranlarındaki bu gerilemenin en önemli  nedenlerinden bir tanesinin ülke risk priminin öncü göstergelerinden birisi olan  ve kısaca ülke borcunun ödenmemesi durumunda sigorta maliyetini gösteren "Kredi  Temerrüd Takas (CDS)" primlerinde görülen iyileşme olduğunu belirten Kıral, ABD  ile yaşanan rahip Brunson krizi sonrası son iki aylık dönemde 566 puana kadar  çıkan CDS priminin rahip krizinin aşılmasının ardından 379 puana kadar gerilediğine dikkati çekti.

Kıral, CDS primindeki düşüşün TL'nin dolar karşısında değer kazanmasıyla da paralellik gösterdiğini ifade etti.

Bu noktada, CDS primindeki düşüşün devam etmesi için Amerika-Türkiye  arasındaki ilişkilerin normalleşme sürecinin kesintiye uğramaması gerektiğini  düşünen Kıral, şunları kaydetti:

"Bir başka önemli neden hükümet tarafından hazırlanan Yeni Ekonomik  Program'da (YEP) yer alan makro tahminlerin yerli ve yabancı yatırımcılar  tarafından büyük ölçüde gerçekçi bulunmasıdır. Bu noktada, ağırlıklı ortalama  faiz oranlarının düşüş trendinin önündeki en büyük risk enflasyon  beklentilerindeki bozulmadır. Söz konusu bozulmaya karşın, hükümetimizin  uygulamaya başladığı enflasyonla mücadele programı önemli bir araç olup,  ilerleyen dönemde söz konusu programın sonuçlarını izliyor olacağız."

Halis Kıral, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz artırmaya devam etmesi  ve jeopolitik gelişmelerin de faiz oranlarının aşağı gelmesinde bariyer  oluşturduğunu belirtti.

"KREDİ FAİZLERİNDE DÜŞÜŞ BİR SÜRE DAHA DEVAM EDEBİLİR"

QNB Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı ise Amerikalı Pastör Andrew  Brunson'un serbest bırakılmasıyla birlikte ABD ile ilişkilerde azalan gerilimin  piyasaya büyük bir rahatlama getirdiğini söyledi.

Bu çerçevede Türk lirasının sert biçimde değer kazandığını ve büyük  bir belirsizliğin de ortadan kalktığını belirten Kanlı, ayrıca enflasyonda en  kötünün geride kaldığı düşüncesinin de piyasada ağırlık kazandığını ifade etti.

Kanlı, bunun tahvil faizlerine olduğu gibi kredi faizlerine de daha  sınırlı olmakla birlikte yansımasının bekleneceğini dile getirdi.

Bu düşüşün bir süre daha devam edebileceğini tahmin eden Kanlı,  şunları kaydetti:

"Ancak enflasyonda belirgin bir düşüş görene kadar kredi faizlerinde  aşağı yönün sınırlı olduğunu düşünüyorum. Bankaların kaynak yaratmakta zorlanması  da kredi faizlerinin düşmesinin önünde engel teşkil ediyor. Ancak, ülke risk  priminde beklenmedik yeni bir artış olmazsa, enflasyondaki düşüşle birlikte  gelecek yılın ortalarına doğru bir miktar daha düşüşün gerçekleşebileceğini  düşünüyorum."

KAYNAK: AA