İş Bankası'nın ilk sermayesinin sırrı

Mustafa Kemal, Bayar'a 'Git Osmanlı Bankası’ndan 250 bin lirayı al, bu işe başla' dedi. Peki İş Bankası'nı kurmak için kullanılan 250 bin lira nereden gelmişti?’ İşte paranın sırrı:

İş Bankası'nın ilk sermayesinin sırrı
İş Bankası'nın ilk sermayesinin sırrı
GİRİŞ 23.09.2007 11:42 GÜNCELLEME 23.09.2007 11:42
Bu Habere 54 Yorum Yapılmış

Tarihçi MUSTAFA ARMAĞAN'ın Zaman gazetesinin Pazar ekindeki tespitleri...


İş Bankası Hilafet Bankası mıydı?


Hafızamızı tazeliyoruz durmadan. Üzerindeki külleri üfleyip eşeledikçe altından görünen yüz şaşırtıyor hepimizi. Hem tanıdık geliyor, hem yabancı. Büyüsü biraz da burada gizli galiba yakın tarih araştırmalarının. Yabancı bildiklerimizin aşina, aşina bildiklerimizin ise yabancı çıkması merakımızı tahrik ediyor.


Onun için tarihte dikkatli olmak gerek. Sloganlardan ve yaftalardan olabildiğince uzak durmak ve ‘Gerçekten de tarihte neler olmuş?’ sorusunu kulak arkası etmemek gerekiyor.

Alın size çarpıcı bir örnek: İş Bankası nasıl kuruldu? İçinizden, ‘Bunu bilemeyecek ne var? Atatürk kurdu işte’ diyenler çıkabilir. Bu ne acele efendim? Sakinleşin biraz. Bir kere İş Bankası’nın bir devlet bankası olmadığını unutmayalım. İki… Neyse. İş epeyce karışık. Baştan anlatalım öyleyse.

İş Bankası’nın kurucusu Celal Bayar Mayıs 1982’de çıkan İş Dergisi’ne verdiği bir mülakatta, “Biz bismillah dedik, işe koyulduk. Atatürk ‘Git Osmanlı Bankası’ndan 250 bin lirayı al, bu işe başla’ dedi” şeklinde anlatmıştır İş Bankası’nın kuruluş hikâyesini. Burada sorulması gereken soru, ‘İyi de Osmanlı Bankası’ndaki o 250 bin lira nereden gelmişti?’den başkası olursa tarih ofsayttan başını kurtulamaz. Nitekim Bayar aynı konuşmasında bu paranın kökeni hakkında yöneltilen soruya kaçamak cevap vermekte ve ‘böyle bir şeyi araştırmaya lüzum görmediğini’ söylemektedir.


4 nolu hesabın dökümünde Makbule Hanım, Hafız Yaşar ve İsmet İnönü'ye ödenen meblağlar.

Tuhaf gerçekten de. Merak damarları mı kurumuştur aklımızın acaba?

Bu konuda bize yardımcı olacak bilgiyi Atatürk’ün yakınlarından Hasan Rıza Soyak’ın hatıralarının 2. cildinde buluyoruz.

Soyak’a göre Hindistan Müslümanları, Mustafa Kemal Paşa’nın şahsına yaklaşık 500-600 bin lira tutarında bir para göndermiştir (yaklaşık 1 Sterlin = 7 TL). Paşa, bu paranın 500 bin lirasını Büyük Taarruz’dan önce ihtiyaçların karşılanması için Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın emrine vermiştir. Zaferden sonra bu paranın 380 bin lirası İcra Vekilleri Heyeti kararıyla Atatürk’e iade edilmişti. Atatürk bu paranın “en faydalı bir şekilde nerede ve nasıl kullanılabileceğini” düşündü ve sonunda 250 bin lirasını İş Bankası’nın temel sermayesi olarak tahsis etti. (Soyak’ın eksik bıraktığını biz tamamlayalım: Yardım parasından 207 bin lirayı da aynı bankadaki 2 nolu hesaba yatırmıştı.)


'Türkiye İş Bankası Merkez-i Umumi' levhası.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Soyak’ın hatıralarından paranın kaynağını öğrendik ama yine de boşluklar kaldı.

Bir kere resmi olarak bilinen rakam, 125 bin sterlindir. Bu miktar, http://www.measuringworth.com adlı sitedeki hesaplamalara göre 2006 rakamlarıyla 11,7 trilyon TL’ye tekabül etmektedir. (Yardımları için Mustafa Özel ağabeye teşekkür.)

Şimdi bu ciddi meblağ sırf Milli Mücadele’ye yardım için mi gönderilmişti yoksa başka bir amacı mı vardı? O İcra Vekilleri Heyeti, yani Bakanlar Kurulu kararı neden bugüne kadar bulunamamıştır ve Mustafa Kemal Paşa’nın Bayar’a “Git, çek” dediği Osmanlı Bankası’ndaki hesabına ilişkin herhangi bir kayda niçin rastlayamıyoruz? Bu bir ‘sırdaş hesap’ mıydı? Öyleyse neden gizliydi? (Bu soruları benden önce sağolsunlar bizzat İş Bankası’nın yayınladığı “Türkiye İş Bankası Tarihi” adlı kitabın yazarları sormuşlar. Kıskandım tabii ama objektiflikleri için de kendilerine minnettarım.)

Solcu aydınlarımız yıllardır ‘Ruslar bize yardım etmeseydi Kurtuluş Savaşı’nı biraz zor kazanırdık’ dediler ama biz sustuk nedense. İslam dünyasından ve Hindistan’dan gönderilen yardımlar konusunda dedikodulara veya savunma psikolojisiyle yazılmış eserlere değil de, analitik bilimsel çalışmalara ihtiyacımız var. Yine de bazı eserlerde bölük pörçük bilgilere rastlıyoruz.


1929’da İş Bankası Yenicami şubesinde çalışan kadın memurlar. Başlarının kapalı oluşuna dikkat.

Mesela sahasında ilk çalışma olan Alptekin Müderrisoğlu’nun “Kurtuluş Savaşı’nın Malî Kaynakları”nda Hint Müslümanlarının yardımlarına ayrılan özel bölüm epeyce aydınlatıcı bilgiler veriyor.

1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı topraklarının işgali, işgalci kuvvetlerin Müslümanlara zulümleri ve Halife’nin Hıristiyan devletlerin elinde esir konumuna düşmesi, Hint Müslümanlarını harekete geçirmiş ve İngiltere’ye baskı yapmak amacıyla çeşitli dernekler kurmuşlardı. İşte bu derneklerin çabalarıyla Halifeyi kurtarmak üzere 875 bin lira Ankara’ya ulaştırılmıştı. (Başka yardımlar da yapıldığı ve yollarda heder edildiği sır değil.)

İşin ilginç yanı, bu para yardımının Maliye Bakanlığı kayıtlarına yansımamış ve Hazine’ye girmemiş olması. Daha da ilginci, doğrudan doğruya Mustafa Kemal Paşa’nın emrine verilmiş ve Osmanlı Bankası’nda 1922 Ağustos’una kadar ‘faiz işletilmeden’ tutulmuş bulunmasıdır. “Kurtuluş Savaşı’nın büyük hazırlık döneminde çekilen türlü malî sıkıntılara rağmen, bu paraya el sürülmemiştir.”

Soruyoruz hep birlikte: Neden? Bu para İstiklal Savaşı’nda kullanılmak için gönderilmemiş miydi?

Nitekim zafer kazanıldıktan sonra kendisine iade edilen parayı yine Osmanlı Bankası’na yatıran Mustafa Kemal Paşa, Ağustos 1924’te İş Bankası kurulana kadar da orada tutmaya devam etmiştir.

Şimdi gelelim meselenin bam teline.

Bu para amacı doğrultusunda kullanılmış mıdır? Sizi bilmem ama bir Pakistanlı kalkıp bana, ‘Biz size bankanıza sermaye yapasınız diye mi bu parayı verdik?’ derse verecek cevabım yok. Aynı şekilde ‘Biz size o parayı Halifeyi kurtarmanız için verdik, siz gidip Halifeliği kaldırdınız. Öyleyse paramızı geri isteriz’ derse verecek cevabım yine yok.

Üstelik de Halifeyi kurtarmak üzere gönderilen bu paralar kuzu kuzu bankada yatarken Halife Abdülmecid bütçeden kendisine ayrılan ödeneğin azlığından şikayet edince kıyameti koparanlar, dahası Halifeyi apar topar yurtdışına sürenler de bizlerdik. Halifeyi ve hanedanı yurtdışına sürdük, güzel. O zaman Hint Müslümanlarına paralarını iade etmemiz gerekmez miydi? Ağa Han’ın yazdığı mektup meselesini bir de bu açıdan değerlendirmek uygun olmaz mı?

Müderrisoğlu, Mustafa Kemal’in savaş yıllarında yardım parasına dokunmamış olmasını, gerektiğinde onu geri göndermeyi düşündüğüne yorar. Diyelim ki, öyle. Peki 3 Mart 1924’te Halifeliği kaldırdığında neden geri göndermemiştir de, kız kardeşi Makbule Hanım’a oradaki bir hesabından maaş bağlatmıştır? Nokta mı, virgül mü? Siz karar verin.

YORUMLAR 54
  • ahmet celikbilek 11 yıl önce Şikayet Et
    yok artık. akılsanız benim güzel vatandaşlarım. o para halife kurtulsun diye atatürk'e gönderilmedi. öyle olsa zaten halife gönderilirdiki o ülkeyi satmak ile meşguldü. o para müslüman türk halkına destek için gönderildi. atatürk'te orduda kullanılması için verdi. savaş bitince atatürk'ün parasını iade edildi. o da bu para ile keyfine harcamadı. ülkenin ilk bankasını kurulmasını sağladı. şimdilerde bize ait herşey yabancı sermaye satılıyor. hatta atatürk zamanından kalma fabrikalar bile. atatürk o devirde banka kurdu. ne olur gerçekleri görün. onun sayesinde ezan sesini duyuyoruz bu ülkede. sömürge olmaktan kurtardı bizi. sizce o halife mi cennete gider atatürk mü? biraz akıllanın. peygamber soyu halife soyu diye kendinizi kandırmayın. peygamberler soylarını kurtarabilse, nuh peygamber oğlunu boğulmaktan kurtarırdı.
    Cevapla
  • aydın antiyobaz 16 yıl önce Şikayet Et
    demokrasi otobüsünüz son durağa geldimi?. bu haber yazdığımız yorumları yayınlayailecek kadar demokrasi varmı çok merak ettim demorasi diye mangalda kül bırakmadan %47 alanların \"demokrasi otobüsü\" acaba bu durakta yolcu alacakmı önceki yorumumla ortaya çıkacak...
    Cevapla
  • Levent 2 yıl önce Şikayet Et
    Sen demokrasi duraginda daha çok beklersin bu kafa il e
    Cevapla
  • aydın antiyobaz 16 yıl önce Şikayet Et
    nankörler...... böylesine Atattürk kin duyan bir kişinin yaptığı araştırmayı ciğer bulmuş kedi gibi sevinerek kinlerini kustukları yorumları ile süsleyen ve \"atanız\" şeklinde nankörleşen şahıslara sorum o insan bu ülkeyi kurmasaydı acaba tohumun ingilizmi fransızmı olurdu sen bugün camine özgürce gidebilirmiydin orucunu tutabilirmiydin? çarşamba semtinde şalvarın takunyanla gezip sakalını sıvazlayabilirmiydin? Allah tan korkusu olan o tutsak yıllardan bizi kurtaranlara biraz saygısı olur... utanmaz reziller.
    Cevapla
  • Aaaaaa 3 yıl önce Şikayet Et
    ne oldu ikna oldunmu _? Yukarıda anlatılan yanlış mı doğrumu bilemem ama senin yorumun yanlış. Karşı çıktığın fikirde olan insanların hepsini bir potaya koyup kutuplaştırma yapıp, karşı taraf diye tayayyül ettiğiniz soyut gurubu ülkeyi kutuplaştırmakla suçlamanın bir örneğidir bu yorum
    Cevapla
  • Hasan Gür 16 yıl önce Şikayet Et
    \"Benim Memurum İşini Bilir\" bir Türk Atasöz.
    Cevapla
  • mehmet SONUL 16 yıl önce Şikayet Et
    iş Bankası. Rahmetlik M.K.Atatürk Paraları Bankadan çekmeden evvel osmalı bankasına ortaklık teklif etti ortaklığa yanaşmayan osmanlı bankası Galata bankerleriye beraber Atatürk\'e cephe aldılar geri kalan paralar galata bankerele Eski borçlar karşılığında ödeme yapıldı.
    Cevapla
  • cemil yıldırım 6 yıl önce Şikayet Et
    Mehmet sonul bey,kim adına ortaklık teklif etilmiş Osmanlı bankasına.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle