Taşeron işçi en son haber son dakika gelişmesi

Taşeron işçiler 2015 yılında kadro müjdesi beklemeye devam ediyor. Taşeron son dakika haberleri ve tüm gelişmeler siteniz haber7.com'da

Taşeron işçi en son haber son dakika gelişmesi
Taşeron işçi en son haber son dakika gelişmesi
GİRİŞ 05.05.2015 16:50 GÜNCELLEME 05.05.2015 16:56

Taşeron işçi yasası ile ilgili haberler oldukça çok merak edilirken, taşeron işçiye kadro verilecek mi yoksa verilmeyecek mi merak ediliyor. Taşeron işçi son dakika haberleri ve tüm gelişmeler siteniz haber7.com'da

TAŞERON İŞÇİ HABERLERİ

Başbakan'dan kadro müjdesi

Başbakan'dan seçim öncesi kadro müjdesi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, 6 bin 417 karayolu işçisinin kadroya alınacağının müjdesini verdi.

Başbakan'dan seçim öncesi kadro müjdesi. Yol-İş Sendikası toplantısında konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, seçim öncesi kadro müjdesi verdi. Davutoğlu, "6 bin 417 karayolu işçisi kadroya alınacak. Hayırlı olsun." dedi.

Taşeron işçilerle ilgili yeni çalışma geliyor

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, taşeron işçilerle ilgili yeni bir çalışma olduğunu söyledi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, taşeron işçilerle ilgili yeni bir çalışma olduğunu belirterek "Asli iş yapanlar tabi ki farklı bir çerçevede değerlendirilecek. Daha çok hizmet alımına konu olan ikincil işler ayrı şekilde değerlendirilecek. Emekçilerimize ve tüm çalışanlarımıza daha iyi bir yaşam standardı için çalışacağız. Bu konuda çok hassasız" dedi.

Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaret eden Bakan Şimşek, burada yaptığı konuşmada iktidara geldikleri yıldan beri ne aldatan ne de aldanan olmamak adına çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Şimşek, bu seçim döneminde de sadece yapılabilecek şeyleri vadedeceklerini, Türkiye'deki sorunların bitirildiği iddiasında hiç bir zaman bulunmadıklarını belirterek "Her zaman önemli aşamalar kaydettiğimizi söyledik, ama yapılacak daha işlerimizin olduğunu da dile getirdik. Bu yönde de devam edeceğiz. Ülkeyi kalkındıracak çalışmalar yapmaya devam edeceğiz" dedi.

Gaziantep ve yöresinin zengin kültürü ve değerleriyle Türkiye'nin yeni kalkınma motoru olacağına inandığını anlatan Şimşek, her zaman kardeşlik, çözüm, huzur, yatırım ve gelir kelimelerinin zenginleştirilmesi için çaba gösterdiklerini vurguladı.

Şimşek, yaklaşan seçimlerin tüm Türkiye'ye hayırlı olmasını temenni ederek tüm siyasi partilere ve adaylarına başarılar diledi. 

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Bakan Şimşek, taşeron işçilerle ilgili daha önce bir çalışma yapıldığını hatırlatarak maaşları, özlük haklarını, kıdem tazminatı ve yıllık izin gibi uygulamada bir çok sıkıntıyı dikkate alan düzenlemelerin yapıldığını kaydetti.

Sadece çalışma yapmakla yetinmeyip yasal düzenleme konusunda da ilerleme kaydedildiğine dikkati çeken Şimşek, şöyle devam etti:

"Taşeron işçilerle ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız özellikle son bir yıl içerisinde önemli düzenlemelerde bulundu. Bunun ötesinde ilave bir çalışma var. Fakat nihai şekil verilmediği için bugünden spekülasyonda bulunmayayım. Sadece şunu söyleyebilirim, asli iş yapanlar tabi ki farklı bir çerçevede değerlendirilecek. Daha çok hizmet alımına konu olan ikincil işler ayrı şekilde değerlendirilecek. Emekçilerimize ve tüm çalışanlarımıza daha iyi bir yaşam standardı için çalışacağız. Bu konuda çok hassasız. Özellikle alın terinin zamanında ve hakkıyla ödenmesi, sosyal güvenlik ve kıdem tazminatı gibi konularda maksimum hassasiyetimizi sürdüreceğiz."

 Şimşek, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgi bir soru üzerine de konunun "çamur at izi kalsın" politikasından ibaret olduğunu ifade ederek "Batı kendi utanç sayfalarını es geçiyor. Hiç mi Balkanlara bakmıyorlar? Biz dediğimiz gibi, gelsinler kendi envanterimizi açalım, onlar da açsın, tarihçiler konuyu aydınlatsın. Önce kendi çirkin tarihlerine baksınlar. Tamamen konu siyaset malzemesi olmuş durumda. İnanıyorum ki er ya da geç arşivler her kesim tarafından incelenecek ve daha makul, gerçekçi bir sonuca ulaşılacak" diye konuştu.

 

Taşeron işçi sorununa kökten çözüm

Taşeron sorununa kökten çözüm Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, taşeron sorununun Eylül'e kadar çözüleceğini söyledi. Bakanlar Kurulu kararıyla hangi işlerde hizmet alımı yapılacağının belirleneceğini belirten Çelik, "Böylece hizmet alımı, asıl iş karışımı ortadan kalkmış olacak" dedi. Çelik, 100-150 bin civarında taşeron işçinin asıl işte çalıştığını kaydederek, bunların ya kadroya alınacağını ya da tazminatlarının ödeneceğini ifade etti. Çelik, Kıdem Tazminatı Fonu düzenlemesinin de seçimden sonra uzlaşma sağlanarak hayata geçeceğini kaydetti. 

Çelik: Taşeron işçilerin kadro değerlendirmesi tamamlandı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, Karayollarındaki taşeron işçilerin, kadroya alınmaları konusundaki değerlendirmeyi tamamladıklarını, ayrıntılı açıklamayı Başbakan Davutoğlu'nun yapacağını söyledi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'ndan 15 maddenin çıkarılacağını, 15 maddede de önergelerle değişiklik yapılacağını bildirdi.

Çelik, Genel Kurul'da tasarının tümü üzerinde yaptığı açıklamada, son derece önemli bir yasayı görüştüklerini kaydetti.

Alt ve üst komisyon çalışmalarının ardından dün ve bugün de komisyon üyeleriyle yapılabilecekler konusunda yoğun bir çalışma gerçekleştirdiklerini belirten Çelik, "Tasarıdan 15 maddenin çıkarılması, 15 maddenin de yeni önergelerle daha da zenginleşmesi ve rayına oturması konusunda arkadaşlarımızın katkısı oldu" dedi.

Bakan Faruk Çelik, Karayollarındaki taşeron işçilerin, ihtiyaçlar doğrultusunda kadroya alınmaları konusunda bir değerlendirmeyi tamamladıklarını, ayrıntılı açıklamayı Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yapacağını bildirdi.

Bakan Çelik, iş kazalarının sadece mevzuat boyutuyla çözülemeyeceğini belirterek, "Duyarlı bir işveren ile iyi yetişmiş işçi de önemli" dedi.

Bakan Çelik, "İş güvenliği uzmanını görevini yaptı diye bir işveren işinden alır ise asgari 20 aylık bir tazminat ödemekle karşı karşıya kalacak. Bu 'ücretini işverenden alıyor' denilen iş güvenliği uzmanının bir güvenceye kavuşması anlamında önemli bir düzenleme" şeklinde konuştu.

Seyyanen ücret artışları

Seyyanen ücret artışlarına ilişkin soru üzerine Çelik, emeklilere 2003 yılında 75 lira ile 100 lira arasında seyyanen zam yapıldığını belirterek, 2010 ve 2011 yıllarında ise 60 lira seyyanen zam yapıldığını kaydetti.

SSK aylığında 2003 yılında yüzde 30, Bağ-Kur esnaf aylığında yüzde 67, Bağ-Kur tarım aylığında yüzde 151'lik artışlar yapıldığını anımsatan Çelik, "Dolayısıyla, 2003 yılından bugüne bizim emeklileri enflasyona ezdirmemenin yanında, enflasyon üzerinde artış sağlamanın yanında, seyyanen yaptığımız artışlarla da alt gelir gruplarını yukarı taşıma ve buradaki gelir makasını daraltma konusunda çalışmalarımızı aynı kararlılıkla sürdürüyoruz" dedi.

HDP Grubu adına söz alan Hakkari Milletvekili Adil Zozani, 2002 yılından bu yana meydana gelen iş kazalar sonucu yaşamını yitirenlerle ilgili rakamlara değinerek, geçen yıl bin 600 işçinin iş kazasında yaşamını yitirdiğini söyledi.

Bunlardan 301 işçinin Soma'daki faciada yaşamını yitirdiğini anımsatan Zozani, yeraltında çalışan emekçilere verilen sözlerin tutulmadığını kaydetti.

CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, bu tasarının sorunları çözmeyeceğini belirterek, "(Gelin ILO standartlarına uygun bir düzenleme yapalım) dedik ama anlatamadık. Ne zaman insanlar ölüyor, ne zaman iş cinayetleri oluyor hemen bir yasa gündeme geliyor. ' İş cinayetlerini önlemek, iş cinayetlerine son verilmek isteniyorsa iş sağlığı güvenliği uzmanlarını bağımsız bir yapıda oluşturalım' dedik. 'Özerk bir yapı olsun' dedik. Ne oldu? Komisyonda reddedildi." şeklinde konuştu.

MHP Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek, bazı ekonomik verileri anımsatarak, hükümet politikalarını eleştirdi.

Şimşek, yine bu dönemde demokrasi ve hukuk devletinden hızla uzaklaşıldığını savundu.

 

Taşeron işçilerine kadro verilmeyecek!

Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Bakanlar Kurulu'nun hangi alanlarda hizmet alımı yapılacağını belirlemesi sonrasında, kapsam dışında kalanlara kadro verilmeyeceğini belirtti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, Kanal 7 Televizyonu Başkent Kulisi programında gazeteci Mehmet Acet'in sorularını cevapladı.

Bakan Çelik, kamuda şuan hizmet alımında 700 bin personel çalıştırıldığını, bunun 525 binin yardımcı hizmetlerde çalıştığını belirtti. Bu tespit, kalan 175 bine yakın kişinin ise kamuda asıl işçilerle aynı işlerde çalıştırıldığı anlamına geliyor.
 
Faruk Çelik, çıkarılan kanuni düzenleme ile yıllık izin, sendikal, kıdem tazminatı hakkı getirildiğini, en az 3 yıllık ihale ile 3 yıllık çalışma garantisi getirildiğine dikkat çekti.
 
Bakanın hizmet alımı ve asıl işçi ayrımına ilişkin olarak yaptığı örneklendirme ise şu şekilde oldu: "Diyelimki hastanelerde hemşire asıl kadrodur. Eğer siz temizlik elemanı alıp hemşire olarak çalıştırırsanız bu zulüm oluyor. Asıl hemşire 2500 lira, taşeron işçi 1200 lira alıyor. bu sürdürülebilir değil. Aynı şey Karayollarında var. 6400 karayolları işçisi ülkenin 11 bin km. yol yapımında taşeron olarak çalışıoyor. Ama karayollarındaki asıl işçilerde aynı işi yapıyor. Mahkeme bunlar aynı işi yapıyor, dolaysıyla burada muvazaa var. Bunları kadroya alın, almıyormusunuz tazminatlarını ödeyin diyor."
 
Çelik, ayrıca hangi alanlarda hizmet alımı yapılacağı konusunda bir Bakanlar Kurulu Kararının çıkarılacağının altını çizdi. Söz konusu Bakanlar Kurulu kararı, sosyal tarafların görüşlerinin alınması sonrasında, seçimden sonra Eylül ayında çıkarılacak.
 
Bakanlar Kurulu kararının çıkmasının akabinde hangi alanlarda hizmet alımı yapılabileceğinin tek tek belirlenmiş olacağını söyleyen Çelik, çıkarılacak Bakanlar Kurulu Kararının ipuçlarını ise şu şekilde verdi: "Temizlik, güvenlik, yemek işleri yardımcı iş... Bunlara diğer kurumların da ilave edeceği bir kaç iş daha olabilir." .
 
Kadro verilecek mi?

Bakan Faruk Çelik, gazeteci Mehmet Acet'in "Hizmet alımı dışında çalıştırılanlara kadro mu verilecek" şeklindeki sorusuna ise net yanıt vermekten çekindi. Bakan Çelik, Bakanlar Kurulunca belirlenen alanlar dışındaki alanlarda çalıştırılanlara kadro verilmeyeceğini belirtti. Bunların ya yardımcı hizmetlerde çalıştırılacağını ya da kıdem tazminatlarının verileceğini ifade etti.

TAŞERON İŞÇİLERİN ÜCRET ZAFERİ

Zonguldak'ın Kilimli İlçesi Çatalağzı Beldesi'nde geçen Aralık ayında özelleştirilen Çatalağzı Termik Santrali'nde (ÇATES) çalışan 135 taşeron işçisi, ücretlerinde indirim yapıldığı gerekçesiyle iş bırakma eylemi yaptı. Görüşmelerde işverenin eski ücret üzerinden ödemeyi kabul etmesiyle işçiler büyük sevinç yaşadı.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nca özelleştirilerek geçen Aralık ayında Bereket Grubu'na ait Elsan Elektrik Gereçleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye devredilen ÇATES'te, ücretlerinin 1350 liradan 950 liraya düşürüldüğünü iddia eden 135 taşeron işçi, dün sabah iş bırakma eylemi başlattı. Eylemin ikinci gününde ÇATES önünde toplanan işçilere eşleri ve yakınları da destek verdi.

Hangi tarih sonrası taşeron işçiler kıdem tazminatını alacak?

Yönetmelik taşeron işçisi için torba kanun yürürlük 11/9/2014 tarihini esas alıyor. Bu tarihten önce iş sözleşmesi feshedilmiş olan işçilere kıdem tazminatı ödenmeyecek. Bu tarihten sonra çalışmasını sürdürenlerin kıdem tazminatlarının hesabında kamu kurum veya kuruluşlarında ilk işe başladıkları tarih esas alınacaktır. Kıdem tazminatı talebinde bulunan taşeron işçiler çalıştığı kamu kurum veya kuruluşlarında geçen hizmet sürelerini gösterir hizmet cetvelini almak zorunda.

Taşeron işçi kıdem tazminatını hangi durumda hak kazanır?

Kıdem tazminatını hak kazanabilmek için 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre işten ayrılması gerekiyor. 

Aynı kamu kurum veya kuruluşunda çalışanlar nasıl kıdem tazminatı alacak?

1) Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışan işçilerin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, bu işyerlerinde 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca yapılan ihaleler kapsamında geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunur.

2) Son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona eren işçilerin birinci fıkraya göre tespit edilen sürelere ilişkin kıdem tazminatları, ilgili kamu kurum veya kuruluşu tarafından ödenir.

Farklı kamu kurum veya kuruluşunda çalışanlara nasıl ödenir?

1) Aynı alt işveren tarafından ve aynı iş sözleşmesine tabi olarak farklı kamu kurum veya kuruluşlarında çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında farklı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı esas alınarak tespit olunur.

Bakan Çelikten erken emeklilik ve taşeron açıklaması

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, dünyada vatandaşını 50 yaşında emekli yapan bir ülke olmadığını belirterek, "Türkiye'ye haksızlık etmeyelim, Türkiye'nin geleceğine taş koymayalım. Burada popülizm olmaz. Bu siyaset yapılmayacak bir iştir. Burada bir siyaset yaparsak, yapıldı 1991'de siyaset, benim babam da şapkayı tavana atmıştır büyük ihtimalle, şimdi 97 yaşında babam, 'Erken emekli olurum' diye" dedi.

Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğine (BESOB) bağlı oda başkanları ve Kapalı Çarşı'daki "Alt Çarşı"daki esnafı ziyaret eden Çelik, bakanlığının çalışma hayatına ilişkin çalışmaları hakkında açıklamalarda bulundu.

Çelik, Bakanlar Kurulunda uzun süre tartıştıktan sonra İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasına bir madde koyduklarını hatırlatarak, "Şimdi esnaf kardeşimiz esnaflıktan ayrılmış ama 1, 2, 3 yıllık Bağ-Kur prim borcu var. Şimdi bu esnaf kardeşimizin sağlıktan yararlanma imkanı yok. Neden? 60 gün prim ödemediği zaman, sağlıktan yararlanma imkanı yok. Bir yılı aşmış prim ödeyememiş, esnaflığı bırakmış veya esnaflığa devam ediyor da prim ödeyemiyor. Bir başka ifadeyle 10 yıllık prim borcu var, dolayısıyla sağlıktan yararlanamıyor ama primleri ödeme şansı yok" diye konuştu.

Genel Sağlık Sigortasını bütün vatandaşlar için çıkardıklarını vurgulayan Çelik, kapsam içinde olmasına rağmen esnafın bundan yararlanamadığını anlattı. Bu konuda da düzenlemeye gittiklerini bildiren Çelik, şöyle devam etti:

"Ne yapalım? Prim borcu olanın primini dondurduk, emekliliğini de dondurduk, 'Kardeşim git şimdi gelir testine gir, sağlıktan yararlanmaya devam et. Ne zaman imkanın olursa, eski prim gününle prim borcunu ihya edebilirsin ve borçlanarak tekrar emekli olabilirsin ama bugün sağlıktan mahrumiyetini ortadan kaldıralım, sen de sağlıktan yararlan' diye maddeyi koyduk. Şu anda Meclis'te komisyonlardan geçti, önümüzdeki hafta, bu hafta değil, bir sonraki hafta Genel Kurul'dan geçecek. Böylece 1 milyon 300 bin esnafımızın, prim borcu olan esnafımızın sağlıktan yararlanamama gibi bir sıkıntısını tümden ortadan kaldırmış oluyoruz."

Çelik, primlerin yapılandırılmasını da gerçekleştirdiklerini, halen tam netice alınmamasına rağmen 2 milyon 200 bin kişi ve firmanın yapılandırmaya girdiğini belirterek, "Tam 4,5 milyar lira peşin olarak ödeme gerçekleşti ve 36 milyar liralık da yapılandırma gerçekleştirildi. Bunların içerisinde 1 milyon Bağ-Kur'lu kardeşimiz de bu yapılanmaya iştirak ettiler" ifadesini kullandı.

Esnaf kredileri ve faizlerle ilgili 2002'den beri çok yoğun mücadeleler verdiklerini anlatan Çelik, kredi faizlerinin minimize edilmesi noktasında önemli neticeler aldıklarını, dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da da desteğiyle 800 şubeden 200'e inen esnaf kredi kooperatif merkezlerinin bine çıktığını belirtti.

- "Bölgemizdeki ateş çemberine rağmen..."

Çelik, "Sosyal Güvenlik Destek Primi"ne bir çare bulsanız?" şeklinde talepler geldiğine de değinerek, şunları kaydetti:

"Yüzde 15 kesintiyle ilgili. O da hemen bizim masamızda duran bir konudur, çalıştığımız bir konudur şu anda. 'Hangi yaş ne şekilde, hangi dönemlerde bu konudaki kesintiyi kaldırabiliriz?' Bu çalışmayı şu anda bütün bakanlıklarımızda gerçekleştiriyoruz. İnşallah her gün iyiye, daha güzele koşuyoruz. Dünyadaki bütün sıkıntılara, problemlere, bölgemizdeki ateş çemberine rağmen, Allah'a şükür Türkiye, insanımızın şartlarını, koşullarını, iyileştirme mücadelesi içerisinde. Her şey bitti mi? O zaten mümkün değil. Aşılabilecek sorunlarla uğraşmak gerekiyor, aşılamayacak sorunları Allah vermesin. Suriye'de, Irak'ta hangi sorunu aşacaksınız? Hatta Yunanistan'da yaşanan sorunlara baktığınız zaman devasa, katmerli, aşılması zor sorunlar ama çok şükür bizimkilerin elimiz değdiği, hükümete taşındığı an bir bir çözüldüğünü görüyorsunuz."

- "Taşeronla ilgili sıkıntıların tümünü bitirmiş oluyoruz"

Bakan Çelik, bir soru üzerine, "taşeron" diye bir kavramın yaygınlaştırıldığını, aslında "alt işveren" ifadesinin daha uygun olduğunu ifade ederek, bu konuyla ilgili çok önemli bir düzenlemenin Meclis'ten geçtiğini belirtti.

Bunların gözardı edildiğini anlatan Çelik, "(Taşeron) diye ifade ettiğiniz işçilerimize bir kere 3 yıllık sözleşme yapma imkanı getirdik. Yani 11,5 ay çalışan işçiler şimdi, en az 3 yıl çalışacaklar. 3 yıllık bir iş güvencesi geldi. Yıllık izin hakları yoktu, yıllık 15 gün izin hakkını elde ettiler. Kıdem tazminat hakları yoktu, şimdi kamunun güvencesinde kıdem tazminat hakları onlara verildi. Örgütlenme hakları yoktu, şimdi sendikalı oldular, toplu sözleşme haklarını elde ettiler. Diğer işçilerin elde ettiği haklar ne ise bunların tamamı alt işveren işçisine de verildi. Şu anda bu yönüyle bir problem yok" değerlendirmesinde bulundu.

Çelik, "Hangi işler asıl, hangi işler alt işveren işidir?" noktasında sorun olduğunu, bununla ilgili bir Bakanlar Kurulu kararının çıkması gerektiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"O çıkmadı henüz, o çıktığı an bundan sonra yardımcı işlerle asıl işler birbirine karışmayacak. Onun çıkışı için şu anda sosyal taraflarla, sendikalarla çalışmalarımızı sürdürüyoruz, böylece geleceğe dönük taşeronla ilgili sıkıntıların tümünü bitirmiş oluyoruz. Diyeceğiz ki burada çalışanlar asıl işçidir, şurada temizlik, güvenlik, yemek işini yapanlar mesela bunlar yardımcı işlerdir ama diğer işler ise asıl iştir diye bu Bakanlar Kurulu kararından sonra netleşmiş olacak ve bu kargaşa tümden bitmiş olacak. Onun için şu andaki çalışmamız Bakanlar Kurulu kararı üzerindedir. Gelecek hafta salı veya çarşamba günü sendikalarımıza bu yardımcı işlerin belirlenmesiyle ilgili görüş almamız gerekiyor, o yazıları gönderiyoruz. 'Hangi işler yardımcı iştir, siz bize gönderin' diye talepte bulunacağız. Onlardan geldikten sonra biz de Bakanlar Kuruluna sunmuş olacağız."

- "Burada popülizm olmaz"

Erken emeklilik konusunu, sosyal güvenlikte yaşanan olaylardan sonra Türkiye'de aklıselim kimsenin isteyeceği kanaatinde olmadığını vurgulayan Çelik, "Ülkede, 'kendimi, ülkemi, çocuğumu, torunumu seviyorum' diyen kim varsa bunlar erken emekliliği istemez çünkü onun acısını yaşadık" görüşlerini iletti.

Çelik, erken emeklilikten kaynaklanan sıkıntıları halen telafi edemediklerini, sosyal güvenlik reformunu yaptıktan sonra şartların giderek iyileşmeye başladığını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Yani SSK hem zarar ediyordu hem sağlık hizmeti veremiyordu. Şimdi herkese sağlık hizmeti, ilaçları veriyoruz, sonuna kadar kapıları açtık ama diğer taraftan da emeklilik yaşı 50. Şu anda 50. Böyle bir Türkiye. Bir tane örnek yoktur, dünyada vatandaşını 50 yaşında emekli yapan bir ülke yoktur. Onun için Türkiye'ye haksızlık etmeyelim, Türkiye'nin geleceğine taş koymayalım. Burada popülizm olmaz. Bunu Meclis kürsüsünde de söylüyorum. Bu siyaset yapılmayacak bir iştir. Burada bir siyaset yaparsak, yapıldı 1991'de siyaset, benim babam da şapkayı tavana atmıştır büyük ihtimalle, şimdi 97 yaşında babam, yani 'Erken emekli olurum' diye. Öyle değil mi? Senin baban da şapkayı tavana atmıştır, demiştir ki 'Helal olsun ya 38 yaşında emekli oluyoruz' diye. Sonra bedelini çocuklar, torunlar ödüyor."

- "En genç emeklilik Türkiye'de şu anda"

Bunun doğru bir yaklaşım olmadığını vurgulayan Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

"En genç emeklilik Türkiye'de şu anda. Yanı başımızda gidin Yunanistan'a, Bulgaristan'a, Karadağ'a, Sırbistan'a, doğuya Türk cumhuriyetlerine, Avrupa'ya nereye giderseniz gidin, 60 yaşından aşağıda emeklilik yok ama Türkiye'de 50 yaşında emeklilik var. Onun için 'Daha da erken emekli olalım' gibi bir şey demek... Petrolümüz, doğalgazımız yok, inşallah petrolü, doğalgazı çıkarırız. Geçen gün bir devletin kralı, bütün çalışanlarına birer maaş verdi. Biz de isteriz ki iki maaş verelim, maaşları üç misli artıralım, bunu istemez miyiz ama petrolün, doğalgazın olacak böyle zahmetsiz bir yerden gelirin olacak. Siz vergi veriyorsunuz, sizin verginizi en güzel şekilde kullanarak yol, köprü, Marmaray geçitleri, Bolu Tüneli'ni, Karadeniz Otoyolu'nu, Doğu Anadolu'ya duble yollar, havaalanları yapıyoruz. Sağlıkta, 60 milyar lira harcıyoruz. Hangi alana bakarsanız bakın bunlar hep verdiğiniz vergilerle oluyor. Doğru kullanırsanız vergileri vatandaşa hizmet dönüyor, doğru kullanmazsanız, ülkeyi iflasa götürürsünüz."

750 bin taşeron işçiye ek zam yolu açılıyor

Kamuda çalıştırılan taşeron işçiler toplu iş sözleşmesi imzalayarak ihalede yer alan ücretten daha yüksek ücret alabilirler. 

Taşeron işçi çalıştırmak konusunda asıl işverenler yani işi taşerona veren işverenler bütün sorumluluklardan kurtulduklarını zannediyorlar. Hâlbuki kazın ayağı öyle değil.

Alt işveren işçisinin geçirdiği iş kazasından, ödenmemiş ücretlerinden, kullandırılmamış yıllık izinlerinden asıl işveren de sorumlu. Torba yasa ile taşeron şirketin yatırmadığı ücretin hak edişinden kesilerek asıl işveren tarafından taşeron işçilerine ödenmesine dair hüküm hayata geçti. 

Yani bir bankada taşeron şirkette çalışan güvenlik görevlisi çalıştığı taşeron şirket ücretini yatırmazsa ücretini güvenliğini yürüttüğü bankadan isteyebilecek. Banka yatırılmamış ücretlerin karşılığını taşeronun o ayki hak edişinden kesecek ve güvenlik görevlisinin hesabına yatıracak.

MALİYE YÖNETMELİK YAYIMLADI

Taşeron işçileri için son dönemde atılan olumlu adımlardan bir tanesi de kamu kurumlarında taşeron işçi olarak çalışanların toplu iş sözleşmesi farkı alabilmesi oldu. Maliye Bakanlığı’nın yönetmeliği uyarınca kamuda çalıştırılan taşeron işçiler toplu iş sözleşmesi imzalayarak ihalede yer alan ücretten daha yüksek ücret alabilirler. Yani yaklaşık 750 bin taşeron işçisinin maaşına toplu iş sözleşmesi farkı eklenebilecek.

İŞÇİLER SENDİKAYA ÜYE OLACAK

Taşeron işçiler, bulundukları işkolunda örgütlü işçi sendikalarına üye olarak toplu iş sözleşmesi imzalama hakkına sahipler. Kamu kurumları ile toplu iş sözleşmesi imzalanabilmesi için, kamu kurumundaki işçilerin yüzde 40’ının sendikaya üye kaydedilmesi gerekiyor. Bu şekilde kamu ihalesinde belirlenen tutardan daha yüksek bir ücret üzerinde anlaşma olursa fark doğrudan kamu kurumları tarafından karşılanacak.

YÜKSEK ÜCRETİN YOLU AÇILIYOR

Böylelikle taşeron işçiler daha yüksek ücret alabilecekler. Ücretin dışında toplu iş sözleşmesi ile yıllık izin ve sosyal yardımlar gibi konularda iyileştirmeler yapılabilir. Yani kamuda çalışan taşeron işçiler toplu iş sözleşmesi ile ücret dışındaki yan ödemeleri ve diğer haklarını da artırabilirler. 

SENDİKALILIK SORUNU ÇÖZER

Özellikle temizlik, güvenlik gibi çok sayıda işçinin çalıştığı iş kollarında sendikaların örgütlenme faaliyetlerini daha fazla yaparak bu iş kollarında toplu iş sözleşmesi imzalayabilme yetkisine kavuşması taşeron işçilerinin sorunlarını önemli ölçüde çözebilir.

Özel sektörde taşeron kullanımı düzenlenmeli Kamudaki taşeron işçilerinin sorunlarının çözülmesi açısından önemli adımlar atılıyor. Diğer yandan taşeron kullanımı özel sektörde de çok yaygın. Bu nedenle taşeron konusunda atılacak adımların yalnızca kamudaki taşeron işçiler ile sınırlı kalmaması ve özel sektörde de taşeron kullanımını kısıtlayıcı ve taşeron işçilerinin hak kayıplarını engelleyici mekanizmaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Ayrıca bu konuda Yargının vermiş olduğu kararların da zaman kaybedilmeden uygulanması ve hatalı taşeron kullanımı nedeniyle kadro hakkına kavuşmuş işçilere kadrolarının verilmesi gerekiyor. Sendikaya bakışı değiştirecek Diğer yandan bu düzenleme ile taşeron işçilerinin sendikalara olan bakışı da değişecek ve sendikaların önemini daha iyi kavrayabilmesi sağlanacaktır. Sendikaların taşeron işçiler ile örgütlenme faaliyetlerini yürütmesi ve toplu iş sözleşmesi imzalaması pek çok sorunun çözülmesini de sağlayacaktır. 

TAŞERON İŞÇİ SİSTEMİ

Taşeronlaşmayla ilgili bütün platformlarda açık bir şekilde konuştuğunu anımsatan Çelik, "1936 yılından beri hizmet alımı denen yapı bizim sistemimizde var. Bu 1980'lerde, 1990'larda biraz daha hızlanmış, 2000'lerde bizim dönemimizde daha fazla hızlanmış. Ben defalarca söyledim; 'bu kuralsız çalışma emeğin sömürüsüdür' dedim. Katıldığım bütün resmi toplantılarda söyledim bunu. Buna bir çeki düzen veren yasal düzenlemenin bir bölümü geçti" açıklamasını yaptı.

Hangi alanlarda hizmet alımı olacağını Konfederasyonlara belirleyeceklerini vurgulayan Çelik, hizmet alımının tümden kaldırılmasına hükümet olarak doğru bakmadıklarını söyledi.

Yemek sektörünü örnek veren Bakan Çelik, "Asıl olan işçinin hukukun korunmasıdır. Kimin yanında çalıştığı meselesi değil ki. O da iş o da iş. Ama arada büyük uçurumlar varsa, buna şiddetle karşı çıkmamız gerekiyor. Kimin yanında çalıştığı değil hangi kurallarla çalıştırıldığı önemli. Bu ayrım yapıldı, şimdi Bakanlar Kurulu kararıyla durum netleşecek ve taşeronlaşma konusuna bir noktayı koymuş olacağız" ifadesini kullandı.

 

 

Kıdem tazminatı konusunda Bakan Çelik'ten sendikalara eleştiri

Bakan Faruk Çelik, kıdem tazminatı düzenlemesi konusunda açıklama yaptı. Çelik açıklamasında sendikaları eleştirdi ve sendikaların kıdem tazminatı konusunda konuşmaktan kaçındıklarını belirtti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Konferans Salonu'nda yapılan 2015 yılı Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu toplantısına katıldı. Burada yaptığı konuşmada SGK'nın faaliyetlerini anlatan Çelik, 2014 yılında sağlığa 54 milyar lira harcandığını belirtti. Öte yandan Çelik konuşmasında, son dönemin merak edilen konularından kıdem tazminatına da değindi. Çelik, işçilerin kıdem tazminatı alamadıklarına vurgu yaparken, konu hakkında sendikaların  bile konuşmaktan kaçındıklarını belirtti.

Çelik konuşmasında, sigortalı çalışan sayısının 19 milyon 822 bine, dosya bazında emekli sayısının da 10 milyon 225 bine yükseldiğini belirten Çelik, 2014'de sağlığa 54 milyar lira harcandığını bildirdi. Ayrıca SGK açığının yüzde 2,27'den yüzde 1,14'e gerilediğine dikkat çekti ve yıllık hasta müracaat sayının 450 milyon, yazılan reçete sayısının da 340 milyon civarında olduğunu kaydetti.

SGK KONUSUNDA ELEŞTİRİYE AÇIĞIZ

SGK konusunda her türlü eleştiri, görüş ve öneriye açık olduklarını belirten Çelik,SGK'nın 830 kamu hastanesi, 107 üniversite hastanesi ve bin 650 özel sağlık kuruluşuna hizmet sağladığını belirtti.

Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu toplantısının farklı görüş ve önerileri de kapsayan bir rapora dönüştürülmesi gerektiğini isteyen Çelik, hazırlanacak söz konusu raporun da tekrar tarafların dikkatine sunulmasının faydalı olacağını dile getirdi.

SGK TEKNOLOJİYİ KULLANIYOR

Sosyal güvenlik hizmetlerinde teknolojinin kullanımının son derece önemli olduğunu ve SGK'nın teknolojiyi etkin bir şekilde kullandığını ifade eden Çelik, teknolojinin kullanılması sayesinde eczanedeki işlemlerin 2 kat, hastane işlemlerinin 10 kat, e-bildirge işlemlerinin ise 3 kat arttığına dikkati çekti.

SGK VERİ VEREBİLMELİ

Çelik, kendisinden önce konuşan bazı katılımcıların kişisel verilerin kullanımıyla ilgili eleştirilerine de değinerek, şöyle konuştu: "Sosyal Güvenlik Kurumu'ndaki kişisel verilerin satılması gibi bir durum kesinlikle söz konusu değil. Burada anonimleştirilmiş verilerden bahsediyoruz.  Kamu kurumlarının bu konudaki taleplerinden bahsediyoruz. Bilimsel çalışmalardan kullanılması gereken verilerden bahsediyoruz. Kişinin kendisine ait bazı veriler varsa bu verileri konusunda muvafakat şartından bahsediyoruz. Yani kişinin muvafakati yoksa, 'bu veriler kullanılamaz' diyoruz. Bunları söyleyenlere sesleniyorum, varsa katkın gel buyur, öneride bulun. Bu verilere ihtiyaç var. Şu anda SGK, Çalışma Bakanlığına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına veri veremiyor. Bu veriyi vermemiz gerekiyor, bu verinin de anonimleştirilmiş veri olası gerekiyor."

Çelik, "Genel Sağlık Sigortasının sürdürülebilirliği risk altında" yönündeki ifadelere katılmanın mümkün olmadığını belirterek, "Çünkü bizim genel sağlık sigortası primlerimiz şu anda yüzde 107 oranında. Kamu katkısını çıkartırsanız, bu oran yüzde 80 oluyor. Dolayısıyla böyle bir risk söz konusu değil. Bu tablo bizim savurgan olmamız anlamına da gelmiyor" dedi.

SGK GELİRLERİ İÇİNDE KATKI PAYLARI

Sağlıkta katkı paylarının vatandaşlara ciddi bir yük getirdiği yönündeki değerlendirmelere de katılmadığını ifade eden Çelik, SGK gelirleri içindeki katkı paylarının, sadece 10 binde 8 civarında olduğunu, bu oranın yapılan artışların gelir amaçlı yapılmadığını açık bir şekilde gösterdiğini kaydetti.

Çelik, "Katkı paylarının amacı gelir etmek değil. Böyle olsaydı katkı paylarının SGK bütçesi içerindeki payı 10 binde 8 değil yüzde 1, 2 olurdu. Amaç sağlık alanında yaşanabilecek suistimallerin önüne geçmek, gereksiz ilaç ve muayene işlemlerini ortadan kaldırmak" diyerek, sağlık kuruluşlarına ve ilaca erişimin kolaylaşmasının bu hizmetlerinin gereksiz kullanımını da beraberinde getirdiğini söyledi.

Katkı paylarındaki artışla sağlık alanın piyasalaştırılmasının ya da paralı hale dönüştürülmesinin söz konusu olmadığını vurgulayan Çelik, SGK'nın sağlık harcamalarını sadece yüzde 22'sinin özel sağlık kuruluşlarına verildiğini vurguladı.

KIDEM TAZMİNATI

Kıdem tazminatıyla ilgili yapılması planlanan düzenlemede, işçinin hiçbir kaybının olmayacağını vurgulayan Çelik, şunları kaydetti: "Şu an işçi kaybediyor, bütün işçiler. Gelin çözelim diyoruz, sendikalarımız konuşmaktan bile kaçınıyor. Bu sermayeden yana olmaktır, açık söylüyorum. Sermayeden yana olmak demek, işçinin kıdem tazminatını alamaması demektir. İşçi kıdem tazminatı alamıyor. Ben bu kadar işçiyi dinlemekten yorulmadım ama ruhum daraldı. Yüzde 85'e varan oranda kıdem tazminatını alamama riski altına olan işçilerimiz var. Bunun sürdürülebilirliği yok. Oturup konuşmamız ve bu işi işçinin lehine çözmemiz lazım."

YERLİ İLAÇ ÜRETİMİ

Faruk Çelik, yerli ilaç üretiminin stratejik yatırım olarak değerlendirildiğini, bu yöndeki yatırımların devlet tarafından desteklendiğini ve yerli ilaç üretimine ağırlık verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu'nun 2015 yılı toplantısına, SGK Başkanvekili Murat Yazıcı, TESK Başkanı Pendevi Palandöken ve Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Tonbul başta olmak üzere ilgili kurumların temsilcileri katıldı.