Türkiye'nin Deneyimleri Uluslararası Konferansı

Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Raiser: "Her ne kadar Türkiye'nin ilerlemesi yurt içinde tartışılıyor olsa da birçok gelişmekte olan ülke, yükselen piyasa Türkiye'nin kaydettiği ilerlemeyi bir ilham kaynağı olarak görüyor"

Türkiye'nin Deneyimleri Uluslararası Konferansı
Türkiye'nin Deneyimleri Uluslararası Konferansı
GİRİŞ 10.12.2014 17:00 GÜNCELLEME 10.12.2014 17:00

Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Martin Raiser, "Her ne kadar Türkiye'nin ilerlemesi yurt içinde tartışılıyor olsa da birçok gelişmekte olan ülke, yükselen piyasa Türkiye'nin kaydettiği ilerlemeyi bir ilham kaynağı olarak görüyor" dedi.

Raiser, Dünya Bankası'nın "Yüksek gelire giden yolda kalkınma dersleri çıkarmak" temalı "Türkiye'nin Deneyimleri Uluslararası Konferansı"nın açılışında "Türkiye'nin Deneyimleri: Entegrasyon, Kapsama, Kurumlar" başlıklı Dünya Bankası Raporu'nun sunumunu yaptı.

Türkiye'nin bugün karşı karşıya olduğu zorlukların göz önünde bulundurulduğunda bu çalışmanın doğru zamanda olup olmadığına yönelik soruların akla gelebileceğini belirten Raiser, "Her ne kadar Türkiye'nin ilerlemesi yurt içinde tartışılıyor olsa da birçok gelişmekte olan ülke, yükselen piyasa Türkiye'nin kaydettiği ilerlemeyi bir ilham kaynağı olarak görüyor" diye konuştu.

Raiser, başka ülkelerin yanı sıra Türkiye için de bu raporun önemli bir içgörü sağladığını ifade ederek, şunları söyledi:

"Geçmişin yanlış anlaşılması gelecekte ciddi sorunlara yol açabilir. Bizim raporumuzun amaçladığı şey ülke içinde de bir uzlaşıya katkı sunmaktır. Raporda iki temel temaya odaklanıyoruz. Birincisi başarılı ekonomik entegrasyon, Türkiye'nin ekonomik serbestleşmesi özel sektöre fırsatlar yarattı. Bu fırsatlar Turgut Özal döneminden bugüne reformların itici gücü oldu. İkincisi kapsayıcılık. Zenginler ve yoksullar, Doğu ve Batı, kadınlar ve erkekler arasında sosyoekonomik farklılıklar giderek azaldı. Herhangi bir taksiye bindiğinizde şoför size söyleyecektir. Son 10 yılda onların hayatındaki en büyük değişiklik sağlık hizmetlerinin ücretsiz hale gelmesi ve kentsel altyapının ilerlemesi oldu."

Hükümetin kamu hizmetlerine daha fazla kaynak ayırmasıyla refahın daha çok paylaşılır hale geldiğini anlatan Raiser, "Canlı bir işgücü piyasası da buna katkı sağladı" dedi.

"Türkiye'deki ekonomik başarının kahramanı girişimciler"

Türkiye'yi daha ileriye taşıyacak olan en önemli unsurun kurumlar olduğuna işaret eden Raiser, "Türkiye küresel mevcudiyetini son 40 yılda önemli oranda artırdı. Afrikalı büyükelçinin, 'Türk ürünlerine bayılıyoruz, Avrupa kalitesindeki ürünleri Türkiye fiyatıyla alabiliyoruz' sözünü unutamıyorum. Bu da Gümrük Birliği'nin etkisinin bir örneğidir" dedi.

Raiser, 2009 yılından sonra Avrupa'daki bankaların sermaye oluşturmakta sorun yaşarken Türkiye'deki bankaların ayakta kaldığını ve sağlam sermaye yapılarını koruyarak yurt dışından finansman çekmeye devam ettiğini dile getirerek, "Nasıl başkaları bazı şeyleri Türkiye'den öğrendiyse, Türkiye'nin de artık Brezilya, Meksika ve Kolombiya'dan öğrenmesi gerekiyor ki yurt içi tasarruflar daha da artabilsin" diye konuştu.

Türkiye'deki ekonomik başarının kahramanının girişimciler olduğunu vurgulayan Raiser, girişimcilerin ortaya çıkan fırsatları iyi değerlendirdiğini,1990'ların ortasından beri Türkiye'deki verimlilik artışının BRIC ortalamasının üzerinde seyrettiğini kaydetti.

Raiser, Türkiye'de girişimcilere dair olumlu bir görüşün olduğunu belirterek, "Avrupa'da yeni AB üyesi ülkelerde girişimcileri destekleme oranı yüzde 40 iken, Türkiye'de nüfusun yüzde 66'ya yakını girişimcileri desteklemeye olumlu yaklaşmaktadır" dedi.

İşgücünün tarımdan çıkıp başka alanlara ilerlemesinin verimlilik artışının itici gücü olduğunu ifade eden Raiser, şunları söyledi:

"Sadece bu yüksek büyüme anlamına gelmiyor. Türkiye'nin bu alanda kaydettiği başarının daha derinlemesine incelenmesi gerekiyor. Yapısal değişim verimlilik artışına katkı sağladı. Malların, hizmetleri ve insanların hareket serbestisi daha da arttı. Çünkü altyapıya önemli yatırımlar yapıldı. Türkiye lojistik performans anlamında en iyi 30 ülke arasında yer alıyor. 2000 yılından sonra kamu özel ortaklığı ile önemli ilerleme kaydedildi. Daralan mali alanın yerine kamu özel ortaklığının ortaya koyduğu başarılı örnekler ortaya çıktı. Risk yönetim becerilerinin daha da artması ve sağlam proje yönetim döngüsüyle kapasitenin güçlendirilmesi gerekiyor."

Raiser, Türk kentlerinin bölgesel yakınsamanın ve büyümenin itici gücü haline geldiğini ve refahın paylaşılmasına yardımcı olduğunu anlatarak, "Türkiye'nin dinamik şehirlerini sürdürülebilir şehirlere dönüştürme anlamında ikinci kuşak reformlara ihtiyaç var. Bu konuyla ilgili ayrı bir rapor da paylaşacağız" dedi.

Raiser, Türkiye'deki ilerlemenin nüfusun en alt kesiminde olan yüzde 40'ını olumlu etkilediğini belirterek, "Bu kesimin kamu hizmetlerine erişimi arttı. Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Bankası Türkiye'de uygulanan sağlıkta dönüşüm programını bir vaka incelemesi olarak diğer ülkelerle paylaşmaktadır" diye konuştu.

Sağlığın aksine eğitimin yıllardır tartışma konusu haline geldiğini ifade eden Raiser, "On yıllarca eğitime yatırım yapılmamıştı ama ağır mirasa rağmen Türkiye hızlı bir ilerleme kaydetmeye başladı. Nüfusun yoksul kesimi de eğitimdeki gelişmeden faydalanmaya başladı. 1997'deki zorunlu eğitimin 8 yıla yükseltilmesi, kırsal kesimin eğitime erişim farkının kapatılması başarıda önemli role sahipti. Umuyoruz ki bu alana daha fazla dikkat edilir" değerlendirmesinde bulundu.

"Rekabet için kurumsal reformların derinleştirilmesi gerekiyor"

Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Raiser, orta gelir tuzağından kurtulan ülkelere bakıldığında çok az sayıda ülkenin bu tuzaktan kurtulduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin doğal kaynakları yok ama Avrupa yakınsama makinesinin bir parçası. Türkiye'nin aşması gereken 3 zorluk var. Bunlardan biri doğrudan verimlilik artışıyla alakalı. Diğer zorluk demografik avantajıyla alakalıdır. Türkiye'de ortalama yaş bu Avrupa'dan 10 yaş daha genç olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin bir 10 yıl daha çalışma çağı nüfusu genel nüfustan daha hızlı büyümeye devam edecek ki bu durum demografi uzmanlarının 'bir demografik fırsat penceresi' ismini verdiği bir durum. Türkiye bu fırsatı iyi kullanmalı. Türkiye için bir başka fırsat penceresi de daha çok kadın işgücüne katılıyor. Yeterli sayıda iş yaratabilmek çok önemli. Üçüncü zorluk ise en iyilerle rekabet için kurumsal reformların derinleştirilmesi gerekiyor."

Türkiye'nin son zamanlarda doğrudan yabancı yatırımları çekme konusunda sorun yaşadığını ifade eden Raiser, "İş yapma ortamına bakıldığında Türkiye'nin gerisinde kalan BRIC ülkeleri bile Türkiye'yi yakalamaya başladı" dedi.

Martin Raiser, Türkiye'nin birçok önemli reformu hayata geçirdiğini vurgulayarak, "1990'ların sonu ve 2000'li yılların ortasında Türkiye'de önemli reformlar yapıldı ama artık bu reformların sürati yavaşladı. Eğer Türkiye küresel ekonominin şampiyonlar liginde olmak istiyorsa bu reformları geçmişteki başarıların ardına sığınmadan tekrarlamalı ve ileriye götürmelidir" diye konuştu.

Türkiye'nin her yıl 1 milyon kişiye iş yaratmak zorunda olduğunu belirten Raiser, "Katı istihdam politikaları şu ana kadar sorun olmadı belki ama bundan sonra olabilir. Çocuk bakım hizmetlerinin olmaması onların aile ve iş yaşamlarını uyumlaştırma becerilerini engelliyor" ifadesini kullandı.

Raiser, Türkiye'nin 10. Kalkınma Planı ve 25 alanda yapılacak dönüşüm programının Türkiye için zorlukları aşmada önemli bir fırsat olduğunu aktararak, "Türkiye yeni reformlarla yüksek gelir grubuna dahil olmalı. Türkiye bu şekilde dünya genelinde yükselen ve gelişmekte olan ekonomilere örnek olmaya devam etsin" dedi.

KAYNAK: AA