14. Gayrimenkul Zirvesi

DETAM Yönetim Kurulu Başkanı Oğur: - "İş güvenliği belgeden önce sağlıktır. Burada maalesef 'Belgeni al denetimde kafan rahat etsin' mantığı çok yanlıştır"

14. Gayrimenkul Zirvesi
14. Gayrimenkul Zirvesi
GİRİŞ 03.12.2014 16:24 GÜNCELLEME 03.12.2014 16:24

İş güvenliği danışmanlık şirketi DETAM'ın Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Oğur, "İş güvenliği belgeden önce sağlıktır. Burada maalesef 'Belgeni al denetimde kafan rahat etsin' mantığı çok yanlıştır. Bunun bir kenara bırakılması gerekli. Konunun sosyal bilimlerle olan ilişkisi tekrar tesis edilmelidir" dedi.

Oğur, 14. Gayrimenkul Zirvesi'nde kapsamında düzenlenen "Bina ile güvenliği birlikte inşa etmek" panelinde, en çok iş kazası görülen ülkeler sıralamasında Türkiye'nin 3. sırada olduğunu belirterek, yasal mevzuattaki eksikliklere dikkati çekti.

Türkiye'de en fazla istihdamın inşaat ve gayrimenkul sektöründe olduğunu belirten Oğur, en fazla iş kazasının da bu sektörde meydana geldiğini söyledi.

Türkiye'nin, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) bütün temel sözleşmelerini imzalamasına ve AB müktesebatını karşılamasına rağmen, bu alanda yeterli duyarlılığın işveren ve kamu kesimi açısından gelişmediğini anlattı.

"Eğitimler sadece göstermelik bir eğitim olmaktan çıkarılmalıdır"

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'yla meselenin sosyal yönünün arka planda kaldığını belirten Oğur, iş güvenliği ile ilgili mekanik bir düzlem oluşturduğuna işaret ederek, bunun düzeltilmesi gerektiğini anlattı. Oğur şöyle konuştu:

"İş sağlığı ve güvenliği yasamız maalesef son derece mekanik bir yapıyla gelişti. Yabancı ülkelerde, özellikle ABD ve Almanya'ya baktığımızda tek taraflı, mekanize bir sistem yok. Burada karşılıklı iletişime ve etkileşime tabi bir sistem oluşturulmuştur.

İş güvenliği belgeden önce sağlıktır. Burada maalesef 'Belgeni al denetimde kafan rahat etsin' mantığı çok yanlıştır. Bunun bir kenara bırakılması gerekli. Konunun sosyal bilimlerle olan ilişkisi tekrar tesis edilmelidir. İş güvenliği uzmanlarının arasındaki katmanların kaldırılması lazım. Buradaki eğitimler sadece göstermelik bir eğitim olmaktan çıkarılmalıdır."

Gelişmiş ülkelerde üniversitelerin iş güvenliğine büyük destek verdiğini aktaran Oğur, sendikalar ve akademisyenlerin bu alanda daha fazla katkı sunması gerektiğini belirtti.

"Her 3 ölümden biri, her 5 sakatlanmadan biri inşaat sektöründe meydana geliyor"

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Şehir ve Bölge Planlama Öğretim Üyesi Aslı Odman ise, çalışma hayatına ilişkin verilerin sağlıksız ve yetersiz olduğunun altını çizdi.

Bilimsel çalışmalar için veri üzerinden bir yol haritası hazırlandığını anlatan Odman, ilgili kurumların bu alanda düzenlemeler yapması gerektiği uyarısında bulundu.

İş kazalarında sebeplerin yıllardır değişmediğini belirten Odman, "Neredeyse 40 senedir işçi ölüm sebepleri değişmiyor. Neredeyse aynı, düşme, elektrik çarpması, malzeme düşmesi ve yapı makinesi kazaları… Bunların tamamı mühendislerin çalışmaları ve özveriyle önlenebilir sebeplerdir" dedi.

Müteahhitlik ve gayrimenkul sektörünün iş kazaları açısından ilk sırada olduğunu yineleyen Odman, "İnşaat sektöründe her gün 1 kişi hayatını kaybediyor, 1 kişinin de yaralanma sonucu iş hayatı sona eriyor. Her 3 ölümden biri, her 5 sakatlanmadan biri inşaat sektöründe meydana geliyor" bilgisini verdi.

"Biz sanayi devrimini yaşamadık"

Eski Çalışma Bakanlığı Baş İş Müfettişi Vedat Reha Mert de, Türkiye'de sistemli bir sanayi kesiminin bulunmadığını belirterek, "Bizim sanayicimiz yok. İşçimiz nereden geliyor, köylerden, tarlalardan geliyor. Biz sanayi devrimini yaşamadık" değerlendirmesini yaptı.

İş güvenliğinin Türkiye'de ideolojik gerekçelerle hükümeti yıpratma boyutu kazandığını dile getiren Mert, iş güvenliğini ele alırken yapıcı olunması gerektiğini söyledi.

IMS Proje Yönetimi ve Danışmanlık, İcra Kurulu Başkanı Serdar Güçar da sunumunda iş güvenliği yönetimine ilişkin bilgiler verdi.

KAYNAK: AA