"Gıda, Tarım ve Hayvancılık Rekabet Gücü" konferansı

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkan Yardımcısı Özilhan: - "Suyun verimli kullanımına imkan sağlayacak tekniklere ağırlık verilmesi ve su kaynaklarının korunması konusunun 10. Kalkınma Planı kapsamındaki 'Öncelikli Dönüşüm Programları'na da dahil edilmiş olması mutluluk verici"

"Gıda, Tarım ve Hayvancılık Rekabet Gücü" konferansı
"Gıda, Tarım ve Hayvancılık Rekabet Gücü" konferansı
GİRİŞ 27.11.2014 12:56 GÜNCELLEME 27.11.2014 12:56

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkan Yardımcısı ve Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, "Suyun verimli kullanımına imkan sağlayacak tekniklere ağırlık verilmesi ve su kaynaklarının korunması konusunun 10. Kalkınma Planı kapsamındaki 'Öncelikli Dönüşüm Programları'na da dahil edilmiş olması mutluluk vericidir" dedi.

TÜSİAD'ın Türk tarım sektörünün tüm unsurlarını bütüncül bir bakış açısıyla ele almak amacıyla düzenlediği “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Rekabet Gücü” konferansı, TÜSİAD Genel Sekreteri ve Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Ali Yavan ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkan Yardımcısı ve Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan'ın katılımıyla gerçekleştirildi.

Özilhan, açılışta yaptığı konuşmada, tarım sektörünün, insanoğlunun en temel ihtiyacı olan "beslenme ihtiyacına" cevap vermenin yanı sıra istihdama sağladığı katkı itibarıyla kırsal kalkınmanın da itici gücü konumunda bulunduğunu söyledi.

Dünya nüfusunun beşte birine iş sağlayan bu sektörün Türkiye'de iş gücünün yüzde 22'sini istihdam eder konumda bulunduğuna işaret eden Özilhan, diğer yandan sanayi ve hizmetler alanlarındaki diğer sektörlerle ilişkisi düşünüldüğünde tarımın öneminin daha da arttığına dikkati çekti.

Özilhan konuşmasında gıdada arz güvenliği sorununa da değindi. Sürdürülebilir üretimin, kaynaklara olan ihtiyacı en aza indirgeyen teknoloji seçimlerini gerektirdiğine işaret eden Özilhan, şunları kaydetti:

"Tarımın temel girdilerinden biri olan suyun verimli kullanımına imkan sağlayacak tekniklere ağırlık verilmesi ve su kaynaklarının korunması bu kapsamda öne çıkan hususlardan biridir. Sektör için hayati önem arz eden bu konunun 10. Kalkınma Planı kapsamındaki Öncelikli Dönüşüm Programları'na da dahil edilmiş olması mutluluk vericidir. 2023 yılı hedefleri dahilinde tarımsal GSYH’mızın 150 milyar dolar düzeyine, bir başka deyişle iki katına çıkarılması, tarım sektörü ihracatımızın ise yaklaşık yüzde 160’lık bir artışla 40 milyar dolar düzeyine ulaştırılması öngörülmektedir. Bu hedefleri yürekten destekliyoruz. Ancak söz konusu hedeflere ulaşmak daha rekabetçi bir tarım sektörüyle mümkün olacaktır."

Daha verimli, katma değeri yüksek bir sektörel döngünün hedeflenmesi gerektiğine vurgu yapan Özilhan, "Bu noktada, sanayiciler olarak çiftçinin rolünü son derece önemli görüyoruz. Zira, üretim verimliliğinin artırılmasının ve ürün kalitesinin yükseltilmesinin çiftçinin refahının yükseltilmesiyle mümkün olabileceğine inanıyoruz" diye konuştu.

Özilhan, sektörde rekabetçiliği etkileyen bir diğer kritik unsurun ise ölçek büyüklükleri olduğunu, Türkiye'de uzun yıllardır devam eden arazi bölünmesi sorununun üretim verimliliğinin önündeki en büyük engellerden biri olduğunu ifade etti.

Bu noktada son yıllarda hız kazanan arazi toplulaştırma çalışmaları ve geçen aylarda kabul edilen ölçek büyüklüklerine ilişkin yasal düzenlemeyi memnuniyetle karşıladıklarını belirten Özilhan, "Ülkemizde tarımsal ölçek büyüklüklerinin sınırlı oluşu üretim verimliliğinin yanı sıra sektörde Ar-Ge yatırımlarının da istenen seviyeye ulaşmasında belirleyici olmaktadır. Tarıma yönelik Ar-Ge harcamalarında, OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında, ülkemizin oldukça gerilerde yer aldığı görülmektedir. Küresel rekabet ekseninde Ar-Ge, sektörde sürdürülebilirliğin temini ve ürün kalitesinin yükseltilmesi bakımından hayati konumdadır. Bu çerçevede, ülkemizin tarım ve gıdada hedeflenen noktaya ulaşması için Ar-Ge yatırımlarının artırılması şarttır. Bu noktada yakın zamanda açıklanan teşvikler de dahil olmak üzere atılan adımları önemsiyor ve devamını bekliyoruz" diye konuştu.

"Gıda, Tarım ve Hayvancılık Rekabet Gücü çalışması-Temel bulguları"

Toplantı kapsamında TÜSİAD Tarım ve Tarıma Dayalı Sanayiler Çalışma Grubu öncülüğünde hazırlanan ve sektöre yönelik politikalara katkı sağlaması amaçlanan "Gıda, Tarım ve Hayvancılık Rekabet Gücü çalışması-Temel bulguları" da katılımcılarla paylaşıldı.

Çalışmada, çiftçinin refahının artmasının sanayinin rekabet gücünün artmasında en önemli göstergelerinden biri olduğu sonucu çıkarken, çiftçinin refahının artması için kırsal kalkınmanın kilit önem taşıdığı, bu kilidi açacak anahtarın ise tarım olduğu ifade edildi.

TÜSİAD'ın çalışmasında, gıda güvenliği ve güvenilirliği konularında tek yetkili bakanlık ihtiyacına işaret edilirken, tek yetkili bakanlığın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olması gerektiği görüşü aktarıldı. Çalışmada, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Yüksek Planlama Kurulu üyesi olması ve tek yetkili bakanlık olarak koordinasyondan sorumlu olması gerektiğine vurgu yapıldı.

Uluslararası rekabet gücünün sürdürülebilir olması için toprak, su gibi özvarlıkların korunmasının hayati önem taşıdığına vurgu yapılan çalışmada,iklim değişikliği, gıda güvenliği, aşırı kentleşme, ulaşım altyapısı ve sanayileşme için tarım arazilerinin azalıyor olmasının gıda güvenliği ve rekabet gücü açısından büyük tehdit yarattığı anlatıldı.

Çalışmada, dünyanın 7. büyük tarım ekonomisine sahip Türkiye'nin, hayvansal ve bitkisel atıkların değerlendirilmesi konusunda önemli ölçekte ve doğa dostu enerji üretebilme potansiyeline sahip olduğu hatırlatılırken, "Türkiye’nin sahip olduğu bu potansiyel dışa bağımlılığımızın azaltılması diğer bir değişle enerji arz güvenliğimizin sağlanması konusunda büyük katkı sağlayacaktır" görüşü ifade edildi.

“Ulusal Gıda Bilgi ve İletişim Komitesi” kurulması önerisi

Kamu ve özel sektörün birlikte inisiyatif aldığı, bilimsel verilere dayalı, tüketicilerin güvenebileceği, sektörün tüm paydaşları tarafından kabul görmüş ve referans olarak kabul edilen, “Ulusal Gıda Bilgi ve İletişim Komitesi” kurulması önerisinin yer aldığı çalışmada, "Bu inisiyatif bilgi kirliliğini azaltacak, tüketicinin doğru ve güvenilir bilgiye ulaşımını sağlayacaktır" denildi.

Çalışmada, tarım ve gıda sektörlerinde piyasa ekonomisinin düzgün çalışmamasının enflasyon açısından risk oluşturduğu görüşü ifade edildi.

Avrupa Birliği’ne uyuma yönelik mevzuatın yaklaşık yarısını gıda, tarım ve hayvancılık konusundaki mevzuatın oluşturduğu anımsatılan çalışmada, şu ifadelere yer verildi:

"GTHB’nın yaptığı çalışmalar sonucunda hedef politikaların hayata geçirilmesine yönelik önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Mevzuatımızın, Avrupa Birliği müktesebatına uyumlu hale getirilmesi amacıyla çalışma grupları kurulmuş ve yeni mevzuat kabul edilmiş veya mevcut mevzuatta değişikliğe gidilmiştir.. Bu çok önemli bir reformdur. Emeği geçen herkesi kutluyoruz."

Çalışmada, çok katmanlı ve dağınık yapısıyla, ölçek ekonomilerinin oluşmadığı gıda, tarım ve hayvancılık sektöründe inovasyonun dinamik etkinliği yaratabilmesi için devlet desteği, kamu-özel sektör iş birliği modelleri ile etkinleştirilmesi gerektiğinin altı çizildi.

KAYNAK: AA