TCMB Finansal İstikrar Raporu açıklandı (4)

TCMB Finansal İstikrar Raporu'ndan: "Küresel finansal piyasalardaki önemli dalgalanmalara rağmen yurt dışı borçlarını yenilemekte herhangi bir sorun yaşamayan bankacılık sektörünün yurt dışı kaynaklı olası likidite şoklarına karşı yeterli tamponlara sahip olduğu görülmektedir"

TCMB Finansal İstikrar Raporu açıklandı (4)
TCMB Finansal İstikrar Raporu açıklandı (4)
GİRİŞ 27.11.2014 12:04 GÜNCELLEME 27.11.2014 12:04

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Finansal İstikrar Raporu'nda, "Küresel finansal piyasalardaki önemli dalgalanmalara rağmen yurt dışı borçlarını yenilemekte herhangi bir sorun yaşamayan bankacılık sektörünün yurt dışı kaynaklı olası likidite şoklarına karşı yeterli tamponlara sahip olduğu görülmektedir" denildi.

TCMB tarafından ikincisi yayımlanan Finansal İstikrar Raporunun "Finansal Kesim" başlıklı kısmında, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz kararlarına yönelik belirsizlikler ve artan jeopolitik risklerin finansal kuruluşlar için faiz risklerinin yakından takibini zorunlu kıldığı ve Fed’in faiz kararlarının dolar cinsi borçlanma maliyetlerini doğrudan etkilemesinin yanı sıra TL fon maliyetleri üzerinde de yansımalarının olmasının beklendiği ifade edildi.

Son rapor dönemine göre, bankaların Türk parası (TP) aktif ve pasifleri arasındaki vade uyumsuzluğunun bir miktar düzeldiği belirtilen raporda, şunlar aktarıldı:

"TP pasiflerin ortalama vadesinin önemli bir değişim göstermemesine karşın, sabit faizli TP aktiflerin ortalama vadesinin bir miktar gerilemesi söz konusu gelişmede etkili olmuştur. Sabit faizli TP aktiflerin vadesinin kısalmasında, tamamına yakını sabit faizli yapıda olan tüketici kredilerinin ortalama vadesinin azalması belirleyici olmuştur. Tüketici kredileri vadelerinde gözlemlenen bu gelişmede banka veya tüketici tercihlerinden daha çok, 2014 yılı başında uygulamaya konulan kredi vadelerini sınırlamaya yönelik makro ihtiyati düzenlemelerin etkili olduğu değerlendirilmektedir. TP sabit faizli aktiflerin vadeleri kısalırken, değişken faizli TP firma kredilerinin toplam TP krediler içindeki ağırlığının arttığı görülmektedir. Bu kredilerin oldukça kısa vadeli oluşları göz önüne alındığında, söz konusu gelişmenin bankaların faiz riski görünümüne sınırlı olmakla birlikte olumlu yönde katkı sağladığı değerlendirilmektedir. Reel sektör firmalarının nakit yönetiminde kullandıkları değişken faizli işlek/rotatif ve taksitli firma kredileri son dönemde artış eğilimindedir.

Sabit faizli TP türev yükümlülüklerin konut kredisi bakiyesine oranı son dönemde yukarı yönlü hareket etmekte ve bankalar çapraz para ve faiz takası işlemleri ile faiz şoklarına karşı koruma almaya devam etmektedir. TP tarafta olduğu gibi, bankaların yabancı para (YP) aktif ve pasifleri arasındaki vade uyumsuzluğu da 2014 yılı ikinci ve üçüncü çeyreğinde bir miktar azalarak YP faiz riski görünümüne olumlu katkı sağlamıştır. Son Rapor döneminden itibaren yeniden fiyatlamaya konu TP faize duyarlı açık pozisyonda sınırlı bir gelişme görülmektedir. Yeniden fiyatlamaya konu YP faize duyarlı açık pozisyonunda da TP tarafta olduğu gibi sınırlı bir hareket görülmektedir."

Faiz şoklarının sektörün sermaye yeterlilik rasyosuna (SYR) etkisi incelendiğinde, TP faiz şokunun YP faiz şokuna göre nispeten daha fazla kayıp oluşturduğu belirtilen raporda, söz konusu etkinin büyüklüğünün TP ve YP cinsi faize duyarlı aktif ve pasiflere uygulanan faiz şoklarının farklı olmasından çok faize duyarlı açık pozisyonlardaki göreceli büyüklük farkından kaynaklandığı dile getirildi.

Bir yıl süreceği varsayımı ile uygulanan faiz şoku senaryoları altında bankacılık sisteminin, faiz riskine olan duyarlılığının sınırlı olduğu, mevcut SYR’nin olası kayıpları karşılayacak düzeyde bulunduğu değerlendirilen raporda, "İncelenen dönemde TP faiz şoklarının SYR üzerindeki etkisi 30 baz puan civarında, YP faiz şokuna bağlı kayıpların SYR üzerindeki etkisi ise 10 baz puan civarında gerçekleşmektedir. TP ve YP faiz oranlarındaki eşanlı şokların SYR üzerindeki etkisinin de sınırlı düzeyde kaldığı ve son altı aylık dönem içerisinde önemli bir değişim göstermediği görülmektedir" denildi.

"Bankacılık sektörü yurt dışı kaynaklı olası likidite şoklarına karşı yeterli tamponlara sahip"

Raporda, bankacılık sisteminin likidite karşılama oranlarının sektörün kısa vadeli likidite şoklarına dayanıklı yapısını koruduğunu gösterdiği ifade edildi.

Türk bankacılık sektörünün son yıllardaki büyümesini artan oranda mevduat dışı fonlama kaynaklarını kullanarak gerçekleştirmesinin sektör bilanço yapısının toptan fonlama kaynaklarındaki dalgalanmalara olan duyarlılığını artırdığı belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:

"TCMB, çekirdek olmayan yükümlülüklerin toplam kaynaklar içindeki payının artış eğilimini dikkate alarak, çekirdek kaynakları teşvik edici bir düzenleme yapmıştır. Bu bağlamda TCMB, '(mevduat + özkaynak) / kredi' oranını fonlama kalitesinin bir ölçütü olarak belirlemiş, bu oran itibarıyla sektör ortalamasından daha iyi olup durumunu koruyabilen finansal kuruluşların Türk Lirası olarak tutulan zorunlu karşılıklarına daha yüksek bir faiz ödeyeceğini duyurmuştur. Çekirdek yükümlülüklerin tanımı halen tartışmaya açık olsa da özkaynağın ve mevduatların bankalar için istikrarlı bir kaynak teşkil ettikleri genel olarak kabul görmektedir. Türk bankacılık sektörü son yıllarda kredi ağırlıklı olarak gerçekleşen aktif büyümesini artan oranda çekirdek olmayan kaynaklarla fonlamaktadır. Nitekim (mevduat + özkaynak) / kredi oranının ülkemizde bir süredir aşağı yönlü bir eğilimde olduğu izlenmektedir. Seçilmiş ülkeler incelendiğinde, söz konusu oranın gelişmekte olan ülkelerin geneline yakınında gerilediği görülmekle birlikte orandaki en önemli düşüşün Türkiye’de olduğu dikkat çekmektedir. Bu çerçevede bankaların çekirdek fonlama kaynakları ile uyumlu bir şekilde büyümeye özen göstermeleri finansal istikrar açısından önem arz etmektedir."

2014 yılının ikinci çeyreğinden itibaren kur ve faiz oranlarındaki oynaklığın azalması ile TP mevduatın vadesinin uzadığı dile getirilen raporda, "Türk bankacılık sisteminde likidite riskinin bilançonun daha çok YP tarafında yoğunlaştığı göz önüne alınarak, mevduat dışı fonlama artışında öne çıkan yurt dışı fonların gelişimi yakından takip edilmektedir. Küresel gelişmelerin de etkisiyle yurt dışı kaynak kullanımındaki artış hızının yavaşladığı, ortalama vadenin ise yatay bir seyir izleyerek yaklaşık 3,8 yıl seviyesinde gerçekleştiği görülmektedir" denildi.

Raporda, küresel finansal piyasalardaki önemli dalgalanmalara rağmen yurt dışı borçlarını yenilemekte herhangi bir sorun yaşamayan bankacılık sektörünün yurt dışı kaynaklı olası likidite şoklarına karşı yeterli tamponlara sahip olduğu görüldüğü vurgulandı.

Bankacılık sektörünün en önemli fon kaynağı olan mevduatların para birimi bazındaki kompozisyonunun istikrarlı bir seyir izlediği belirtilen raporda, son aylarda gerek gerçek kişi gerekse ticari mudilerin TP mevduata ilgisinin artması ve para takası işlemlerinin bir kısmının tersine dönmesi ile toplam mevduat içinde TP'nin payının bir miktar arttığı dile getirildi.

Bankaların TCMB'de tutmak zorunda oldukları Türk Lirası zorunlu karşılıkların belirli bir yüzdesini döviz ve standart altın cinsinden tesis edebilmelerine imkan tanıyan Rezerv Opsiyonu Mekanizması'nın (ROM), YP likiditede yaşanabilecek olağan dışı dalgalanmalara karşı önemli bir tampon sağladığına işaret edilen raporda, "Bankacılık sektörünün borçluluk düzeyini sınırlandırarak şoklara dayanma kapasitesini artırmayı amaçlayan kaldıraca dayalı zorunlu karşılık düzenlemesi çerçevesinde ilave zorunlu karşılık tesis etmesi gereken herhangi bir banka bulunmamaktadır" sözlerine yer verildi.

(Son)

KAYNAK: AA