İş Bankası nasıl kuruldu?

80. kuruluş yıl dönümünü kutlayan İş Bankası, savaş sonrası bozulan ekonomiyi güçlendirmek için Mustafa Kemal Paşa tarafından kuruldu. Peki bankanın sermayesi oluşturan para nereden temin edilmişti? CİHAN ORHAN'ın haberi

İş Bankası nasıl kuruldu?
İş Bankası nasıl kuruldu?
GİRİŞ 26.08.2004 20:05 GÜNCELLEME 26.08.2004 20:05

Araştırmacı-Yazar Hikmet Kıvılcımlı'nın verdiği bilgilere göre İş Bankası'nın kuruluşu şöyle oldu:



Milli mücadele sırasında Hindistan'daki müslümanlar, Türk askerlerine yardım için Mustafa Kemal Paşaya 5-6 yüz bin lira gönderdiler. Mustafa Kemal bunun 500 bin lirasını Garp Cephesi Kumandanlığı emrine verdi. Zafer olunca, Bakanlar Kurulu kararıyla 380 bin lirasını geri alıyor. Bir de gene Mısır sabık Hidivi Abbas Hilmi Türk uyruğuna geçmek için 900 bin küsur lira verdi.



1923 yılına geldiğimiz zaman, Türkiye nin çok geri kaldığı ve kalkınması birinci mesele haline geldi. Bu sırada Mustafa Kemal'in Türkiye sosyal ve ekonomik yapısı üzerine görüşleri büyük ölçüde etken oldu. Mustafa Kemal 17 Şubat 1923 günü, CHP örgütünü kurma girişimleri sırasında, şöyle diyor: 'Büyük arazi ve çiftlik sahipleri kaç kişi? Hiç kimse büyük araziye sahip değildir. Binaenaleyh bu arazi sahipleri himaye edilecek insanlardır.' 



Ardından Kemal Paşa büyük sermaye sahibine gelince: 'Büyük sermaye sahibi insanlar yoktur' diyor. Kaç milyonerimiz var? Hiç. Binaenaleyh, biraz parası olanlara da düşman olacak değiliz. Bilakis memleketirnizde birçok milyonerlerin, hatta milyarderlerin yetişmesine çalışacağız.' 



Modern toplumda iki egemen sınıf vardır: Birisi büyük arazi sahipleri, birisi de büyük sermaye sahipleri. Demek ki onlar yeni dönemin kalkınma çabasında himaye edilecekler. Buna karşılık bir işçi sınıfımız yok muydu? Onun için de şöyle diyor: 'İşçimizin miktarı 20 bini geçmez.' 



 Ve binaenaleyh, 1923 yılı nutkunda, resmi nutkunda gene Mustafa Kemal Paşa 'Kalkınmamızın tüccar sınfını zengin edebilmek için ticaretin yabancı ellerde bulunmasına mani tedbirler almak mecburiyetindeyiz.' diyor. 



 Bu fıkir yapısı içinde, pratiğe geçilince:1924 yılı; bakıyoruz, Mustafa Kemal Paşanın kayınbiraderi Uşakizade Muammer Bey gidiyor Celal Bey'e (Celal Bey bildiğiniz Celal Bayar) ve bizim, diyor 250 bin liramız var, bununla bir ithalat ihracat şirketi kuralım. Zaten söylenenler de aşağı yukarı bu mealde. 



 Fakat düşünülüyor, taşınılıyor: Bu ithalat-ihracat nasıl yapılacak? Bin bir tane yabancı Finans-Kapitalist Türkiye'nin bütün ekonomisine hakim. Levantenler bütün dünya ölçüsünde ithalat-ihracatı haraca kesmiş. Bunlar arasında böyle küçücük sermayeli bir ithalat-itiracat şirketi, yani bir komprador müessese daha kurmak, onun iflasını peşinen göze almak demektir. O halde bu yapılmasın. Ne yapılsın? Bir banka kurulsun. 

 

Ve işte; onun üzerine, İş Bankası kuruldu. Amaç, Mustafa Kemal Paşa'nın dediği: 'Ticaretin yabancı ellerde bulunmasına mani tedbir almak'...





Ulusal bir banka fikri doğuyor...



Atatürk'ün baldızı Vecihe Hanım, bir banka kurulması fikrinin nasıl doğduğunu bakın nasıl aktarıyor:



'Atatürk İzmir'deki evimizin selamlık kısmında özel odasında çalışırdı. Bakanlarla Atatürk sık sık çalışma odasında görüşürdü. Celal (Bayar) Bey de sık çağırdığı bakanlarındandı. Gene böyle bir gün, Celal Bey önce Atatürk ile, onun çalışma odasında görüştü, sonra da bizim yanımıza geldi. Biz, Latife ablam, ben ve babam selamlık bölümünde oturuyorduk. Bu sözünü ettiğim bina şimdi Özel Türk Koleji olarak faaliyette bulunmaktadır... Evet, bu binada babam ile Celal Bey arasında Atatürk'ün 250 bin lirasının nasıl değerlendirilmesi gerektiği üzerinde konuşuldu. Babam ihracat ve ithalatın yabancılar tarafından yapıldığını hatırlatarak bu işleri yapacak bir Türk şirketinin kurdurulmasını önerdi. Celal Bey de bankacılık işlerinin de yabancılar elinde olduğunu hatırlatarak, bir banka kurulmasının yararlı olacağını söyledi. Sonunda da görüş birliğine vardılar. Bugün gibi aklımda, güzel bir akşamüstü idi. Daha sonra Atatürk de çalışma odasından çıkıp yanımıza geldi.' 'Bankamızın Kurucuları (&): Uşşakizade Muammer Bey', İş Dergisi, Sayı 265 (Kasım 1988), s. 20.



Yeni bankaya bir ad konuyor...



Türkiye'nin ilk milli bankasının isim babasının kim olduğu konusunda iki farklı öykü var. Bunlardan biri Celal Bayar'a ait:





'Hasan Saka Maliye vekili idi. Bu ismi onlar buldu. Onlar İş Bankası dediler. Yani İş Bankası ismi benim değil.' (İş Dergisi, Sayı 240, Ekim 1986, s. 3).

Diğerini ise Cemal Kutay yine Celal Bayar'ın ağzından aktarıyor:



'Nitekim ertesi günü Çankaya'da kayınpederi Muammer Bey'in yanında Celal Bey'e bir isim üzerinde arzusunu soruyor ve cevap beklemeden şöyle diyor: 'Siz bu kurulacak banka ile bakir sahalarda faaliyet gösterecek, iş yapacaksınız. O halde her şeyi ile Türk olacak bu bankaya Türkiye İş Bankası ismine ne dersiniz?"



Kuruluş



Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası, Atatürk'ün direktifleriyle İzmir Birinci İktisat Kongresi'nde alınan kararlar doğrultusunda 26 Ağustos 1924 tarihinde kuruldu. Bu banka, bu yıl 80 yaşını kutlayan İş Bankası'ydı. İş Bankası ilk Genel Müdürü Celal Bayar'ın liderliğinde iki şube ve 37 personel ile hizmete başladı. Nominal sermayesi 1 milyon TL'ydi. Bu sermayenin fiilen ödenen 250 bin TL'lik bölümü ise bizzat Atatürk tarafından karşılanmıştı.





İlk kurucular, hissedarlar...

Bankanın inşasının temel harcı niteliğinde olan 250 bin lirayı Atatürk koymuştu ama mütevazı bir bankanın kurulması için bile bu para yeterli değildi. Para bulmak için neler yapıldığını Celal Bayar şöyle anlatıyor:



'Sermaye bir milyondu. 250 bin lira hazırdı. O nispeten fazla para, dışardan on para yok. Müessis hissesi, bir hisse 1000 liraydı. Müessisler bulacağız ve meclis - i idareyi kuracağız. Hiç kimse yanaşmıyor. Diyorlar ki 'Ne kadar böyle bir işe girdiysek, hiçbirinin neticesi çıkmadı, bu da onların devamı'... Ecnebi bankalar nezdinde, Banque d'Athens var, İtalyanların bankaları var, Fransızların bankaları var. Onlar bizim Türklere, hatır için, Kızılay'a 1000 lira teberruda bulunur gibi, müessis hisselerini verdiler. Ben de şahsımı kullanarak, hatta Atatürk'ün nüfuzunu kullanarak 1000'er lirayı böyle topladım.' (İş Dergisi, Sayı 240, Ekim 1986, s. 4).



Limonata, pasta...

9 Eylül 1924 günü, İstasyon Caddesi üzerindeki ilk binasında düzenlenen bir törenle bankanın açılışı yapıldı. Açılış törenine devlet erkânı, hükümet üyeleri, mebuslar, kordiplomatik ve Ankara eşraf ve tüccarı davetliydi. Davetli sayısı 150'yi bulduğundan, bu kadar kişiyi alacak salon bulunamamış, davetliler gruplar halinde ağırlanmıştı. Törende limonata ve pasta dağıtılmış, bu açılış için toplam 120 lira masraf yapılmıştı!





Cesur bir girişim

Türkiye'de tüm bankacılık işlemlerini gerçekleştirmek, sınai gelişmeyi başlatmak, ulusal tasarrufları harekete geçirmek, temel ekonomik atılımları finanse etmek ve kredi ihtiyaçlarını karşılamak, yeni kurulan bir ülke için yaşamsal önemde etkinliklerdi.



I. Dünya Savaşı sonrasında dünyada pek çok alanda olduğu gibi finansal sektörde de hızlı gelişmeler kaydedilmiş, yeni teknolojiler, kriterler ve metotlar oluşturulmuştu. Ülkemiz bu yenilik ve gelişmelerden tümüyle yoksun olduğu gibi bu alanda çalışacak yetişmiş elemanımız da yoktu. İş Bankası dönemin bu zor ekonomik koşulları altında çalışmalarına başladı.



Bankamız, kurulduğu günden beri, amaçlarını gözden kaçırmadan sürekli güçlenerek büyüyen ender kurumlardan biri oldu; bu durum camiamızın gelmiş geçmiş tüm üyelerinin en büyük övünç kaynağı



ÖZİNCE: 1 NUMARAYIZ



İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, iktisadi ve sosyal sorunların çözümlenmesinde tarihi bir misyonu olan İş Bankası'nın, ülke ekonomisini, reel sektörü ve sanayii desteklemeye devam ettiğini söyledi.



Özince, şunları kaydetti.  "Gönül arzu ederdi ki, İş Bankası 80. yaşına girerken ülkemiz ekonomisi daha çok kendine yeten ya da daha çok uluslararası piyasalarla entegre bir ülke olsun. İş Bankası daima uluslararası rekabete ayak uydurabilecek özel teşebbüs mantığıyla çalıştı. 80 yaşında daha İş Bankası'na da, İş Bankası gibi milli kuruluşlara da çok görev düştüğünü ve çok ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Keşke ülkemiz bu geçen süre içinde bu tür misyoner kuruluşlara daha çok sahip olsaydı." İş Bankası'nın enflasyondan arındırılmış mali tablolara göre, yılın ilk 6 ayı itibariyle özel bankalar arasında özkaynak ve aktif büyüklüğünde birinci, karlılıkta ikinci konumda olduğunu vurgulayan Özince, bankanın aktifinin 24.6 katrilyon, özkaynağının 4.8 katrilyon ve net karının 235 trilyon lira olduğunu belirtti.



Toplam mevduatlarının 16.3 katrilyon lirayı aştığını ifade eden Özince, "TL tasarrufta artış önceki döneme göre çok daha fazla. Türkiye'nin geleceğini kurmak için sermaye birikimini, yatırımlarını en fazla destekleyecek unsur olan TL tasarruf mevduatında İş Bankası en yakın rakibinin katrilyonlar seviyesinde önüne geçti. Bu, müşterinin güvenini gösteriyor" diye konuştu.



Bankanın kredi büyüklüklerine dikkat çeken Özince, "Kredi büyüklüklerinde de çok az alanda rakip tanıdığımızı söyleyebilirim. Yaygın kredi ve Türkiye'nin ve Türk reel sektörünün riskini alma konusundaki inancımız, ısrarımız sürecek. Kredi piyasasında da en büyük hedefleri öngörüyoruz" dedi.